- Yazar: ozturkhukuk
- Boşanma Hukuku
- Ağu 8
- Yorumlar (0)
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/16917
K. 2016/1708
T. 15.2.2016
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalının kızı olduğunu, davalı ile müvekkilin annesinin boşandıklarını, velayeti anneye verilen müvekkilinin halen anne yanında yaşamakta olduğunu, 18 yaşını bitirdiğini, hiçbir yerden geliri olmadığını, annesinin de bir geliri olmadığından müvekkilinin maddi açıdan zor durumda olduğunu ileri sürerek; müvekkili için 500 TL yardım nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının öz kızı olduğunu, ortaokuldan sonra annesi tarafından okuldan alınıp çalıştırılmaya başladığını, nafakaya ihtiyacı bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 Sayılı ilamındaki yoksulluk tanımına göre davacının okumadığı ve çalışmaya engel durumunun da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK’nun 364. maddesine göre; “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”
Yine aynı kanunun 365. maddesinin 2. fıkrasında ; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.6.1998 gün, 1998/2-656;688 Sayılı ilamında da; “… yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların” yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya dair bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir sebeple zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu sebeplerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ( Aile Mahkemesi sıfatıyla ) 3.9.2015 tarih 2015/58 Esas 2015/308 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine açılan yardım nafakası davasının davacının yasal anlamda zaruret içerisinde bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; 19 yaşında olan davacı; ortaokul mezunu olup iş bulduğu zaman çalışan ve annesinin desteği ile geçinen bir kimse olup düzenli bir gelire sahip olmadığı, günün ekonomik koşulları ve iş bulma imkanı da dikkate alındığında; zorunlu ve gerekli ihtiyaçlarını karşılayacak derecede gelir elde edemeyen davacının yardıma muhtaç hale geldiği açıktır.
Bu nedenlerle, mahkemece; davacı tarafça istenilen nafakanın, davalı baba için kanuni bir ödev haline gelmiş olduğu gözetilerek; davacının ihtiyaçlarını karşılayacak, davalı babanın geliri ile orantılı olacak şekilde, hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle istemin tümüyle reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.