- Yazar: ozturkhukuk
- Tenkis Davası
- Haz 24
- Yorumlar (0)
Mevzuatımıza göre murisin ölüme bağlı iradi tasarrufta bulunması mümkündür. Yasal mirasçıların yanında, iradi/atanmış mirasçılar belirlenebilir. Ölüme bağlı tasarruflar şekli ve maddi anlamda yapılabilmektedir. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar vasiyetnameler (el yazılı, resmi, sözlü) ve miras sözleşmeleridir(olumlu, olumsuz). Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar da kanunla sınırlandırılmıştır. Bunlar; mirasçı atama, vasiyeti yükleme, ikâmeli tasarruflar, vasiyeti yerine getirme görevlisi atama, vakıf kurma, mirastan feragat ve mirasçılıktan çıkarmadır.
Mirasta Zümre Sistemi: Hukukumuzda miras geçişinde “zümre sistemi” kabul edilmiştir. Hukuk sistemimizde 3 tane zümre bulunmaktadır.
1. Zümre: Mirasbırakandan doğan kişiler, yani mirasbırakanın altsoyudur. (Çocukları,torunları)
2. Zümre: Mirasbırakanın anne ve babasıdır. Anne-babadan biri veya ikisi mirasbırakandan önce öldüyse miras bırakanın kardeşleri de zümreye dahil olur. 2. zümrenin mirasçılığı için murisin (mirasbırakan) hiç altsoyu olmamalıdır.
3. Zümre: Murisin büyükanne ve büyükbabasından oluşur. Büyükanneler ve büyükbabalardan biri, birkaçı veya tümü mirasbırakandan önce ölmüşse, teyze-dayı-hala-amca da bu zümreye girer.
Sağ kalan eş tüm zümrelerle birlikte mirasçı olur. Miras oranları aşağıdaki gibidir:
EŞ 1. ZÜMRE
1/4 3/4
EŞ 2. ZÜMRE
1/2 1/2
EŞ 3. ZÜMRE
3/4 1/4
MİRASTA SAKLI PAY NEDİR?
Saklı pay Türk Dil Kurumu sözlüğünde “bir kimsenin kalıtından kalıtçısını yoksun bırakamayacağı, kalıtçıya yasal olarak düşen pay” olarak açıklanmıştır. Hukukumuzda miras bırakanın tasarruf yetkisi kısıtlanmıştır. Mirasbırakan tasarrufta bulunurken bazı yasal mirasçılarının payları üzerinde tasarruf yetkisini kullanamaz. Bu mirasçılara saklı pay sahibi mirasçı ve üstünde tasarrufta bulunulması yasaklanan kısma saklı pay denmiştir. Kanunda sınırlı sayıda olan saklı pay sahibi mirasçıların hakkı korunur. Kanunda sayılan saklı pay mirasçılar şunlardır:
Miras bırakanın alt soyu
Miras bırakanın anne ve babası
Miras bırakanın eşi
10 Mayıs 2017 tarihinde yapılan değişiklikten önce miras bırakanın kardeşleri de saklı pay sahibi mirasçı sayılıyordu. Bu değişiklikle birlikte miras bırakanın kardeşleri saklı pay haklarını yitirdiler. Ancak düzenleme tarihinden önce gerçekleşen ölümlerde, tenkis davası düzenleme tarihinden sonra dahi açılsa kardeşlerin saklı payı korunacaktır.
SAKLI PAY ORANLARI
Saklı pay sahibi mirasçılar, mirasbırakanın alt soyu, eşi, anne ve babasıdır. Bu kişiler dışındaki zümre üyeleri saklı pay sahibi olamazlar.
Altsoyun saklı pay oranı yasal miras payının 1/2’sidir. Altsoy ile birlikte sağ kalan eş varsa saklı pay oranı yasal mirasın tamamıdır (1.zümre + sağ kalan eş).
Murisin anne ve babasının saklı pay oranı yasal miras payının 1/4’üdür. Anne ve baba ile sağ kalan eş de mirasçıysa saklı pay oranın yasal mirasın tamamıdır (2.zümre + sağ kalan eş).
Sağ kalan eş tek başına ya da 3.zümre ile birlikte mirasçı olur ise de saklı pay oranı yasal miras payının 3/4’üdür.
SAKLI PAY HAKKINA TECAVÜZ
Mirasbırakan yaptığı ölüme bağlı tecavüzler ile saklı pay sahibi mirasçıların, saklı paylarına tecavüz etmiş olabilir. Kanun koyucu mirasçıların saklı pay haklarına bu tür tecavüz ve ihlalleri önlemek için, saklı pay sahibi mirasçılara bu tasarrufların tenkisini talep ve dava etme hakkı vermiştir. Saklı pay sahibi mirasçıların bu haklardan feragat etme hakkı da vardır. Mirasbırakan ile onun ölümünden önce feragat sözleşmesi yapması sonucu bu hakkından vazgeçmiş olur.
TENKİS DAVASI
1. Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, yukarıda izah ettiğimiz üzere, saklı paylı mirasçıların saklı paylarının mirasbırakan tarafından yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile ihlal edilmesi halinde açılan miras hukukuna özgü bir dava türüdür.
2. Tenkis Davasını Kimler Açabilir?
Tenkis davası açma yetkisi, saklı payı ihlal edilen mirasçıya aittir. Saklı pay sahibi mirasçıların her biri tek başına dava açabilir. Bununla birlikte kanun koyucu Türk Medeni Kanunu madde 562 ile saklı paylı mirasçıların alacaklılarına da bazı durumlarda tenkis davası açma yetkisi vermiştir. “Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler.”
3. Tenkis Davası Kime Karşı Açılır?
Tenkis davalarında davalı taraf lehine tasarruf yapılarak saklı paya tecavüz edilen kişidir. Yargıtay kötüniyetli 3. kişiye de tenkis davası açılabileceğine hükmetmiştir. İşbu kararın uygulanabilmesi için 2 şart gereklidir: Malın tenkisten kaçmak için 3. kişiye devredilmesi ve üçüncü kişinin kötüniyetli olarak (bu maksadı bilerek) devralması. (Yazımızın sonunda bu hükümle ilgili Yargıtay Kararına yer verilmiştir.)
4. Tenkis Davası Şartları ve Zamanaşımı
Tenkis davasının açılabilmesi için murisin vefat etmiş olması gerekir. Murisin vefatından önce hak doğmamıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 571. Maddesinde belirtildiği üzere “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.” Bu süre zamanaşımı süresidir. Tenkis def’i yoluyla her zaman öne sürülebilir.
5. Tenkis Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tenkis davasında yetkili mahkeme mirasbırakanın son ikametgahı mahkemesi olup, bu yetki kamu düzenine ilişkin ve kesindir. Tenkis davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
EMSAL YARGITAY KARARI
T.C.
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI
E. 1974/7
K. 1975/1
T. 27.3.2019
KONU: 3. kişilere karşı tenkis davası ve koşulları.
DAVA: Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruf sonucu taşınmaz iktisap eden kişinin, ileride hakkında açılacak tenkis davasının sonuçlarından kurtulmak için., miras bırakanın bilgisi ve talimatı olmadan, üçüncü kişi ile söz birliği ederek kötü niyetli bu şahsa taşınmazın mülkiyetini bedelli veya bedelsiz olarak geçirdiği takdirde, kötü niyetli üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8/1/1964 günlü ve 1/15-3 sayılı kararı ile Yargıtay ikinci Hukuk Dairesinin 25/1/1971 günlü ve 3261/3333 sayılı kararı ve açılmasının mümkün olduğuna ilişkin Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 9/5/1973 günlü ve 1972/1-1212-399 sayılı kararı arasındaki içtihat uyuşma
Yargıtay içtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 13/1/1975 günü, 1730 sayılı Yargıtay Kanununun öngördüğü yeter sayıda üye ile toplandı. Kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğu oybirliği ile kabul edildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında görüşüldü.
KARAR : Bir kısım üyeler; tenkis davasının şahsi hakka dayandığını, bu bakımdan ancak miras bırakandan taşınmazı alan kişiye karşı açabileceğini, miras bırakanın da katıldığı muvazaalı bir işlem söz konusu olmadıkça sonradan taşınmazı iktisap eden üçüncü kişi hakkında tenkis davası açılamayacağını açıkladıktan, sonra, bu kötü niyetli işlem yüzünden saklı pay sahibi alacağım elde etmek imkanını yitirir, diğer bir deyimle miras bırakandan taşınmazı alan kişinin aczi gerçekleşirse ancak, üçüncü kişi hakkında tazminat davası açılabileceğini ileri sürmüşler, diğer bir kısım üyeler ise, kanunun kötü niyeti korumayacağını, taşınmazı temellük eden kişi ile onu devralanın, ortak haksız eylemlerinden ötürü saklı pay sahibi mirasçıya karşı müteselsilen sorumlu olduklarını, bu bakımdan saklı pay sahibi mirasçının üçüncü kişi hakkında tenkis davası açabileceğini, aczin gerçekleşmesine gerek olmadığım bildirmişlerdir.
Mirasbırakanın katıldığı muvazaalı işlemlerin eski durumuna getirilmesi hukukta ana kural olup, esasen bu konuda gerek kararlar, gerekse kararları savunanlar arasında uyuşmazlık yoktur. Anlaşmazlık, yukarıda da açıklandığı gibi, miras bırakanın bilgisi dışında taşınmazı temellük edenin onu başkasına devretmesi ve devir alanın kötü niyetli olması halinde tenkis davasının açılıp açılamayacağı noktasındadır. Haklar iyi niyetle kullanıldığı zaman korunur ( MK. 2 ). Gerçekten herkes mülk edinebilir. Fakat bu hakkını kullanırken başkalarını zararlandırma amacı taşıyan kişi, iyi niyet kuralına aykırı davrandığı için kanunun teminatından yoksun kalır. Bu yüzden, ayni haklarda iyi niyetli olmayan kişilerin iktisapları geçersiz sayılmıştır ( MK. 931-932 ). Olayın özelliği gözetilerek ve konu taşınmazı da ilgilendirdiği için, tenkis davası şahsi hak niteliğinde olmasına rağmen, burada da alıcının iyi niyetli olmaması halinde hukuki sorumluluğunun varlığını kabul etmek hem zorunlu, hem de hak ve nasafet kurallarına uygun düşer ( MK. 4 ). Öte yandan üçüncü kişinin davranışı kanuna karşı hile niteliğinde olup bunlar hakkında da tenkis davası açılması yerinde olur.
SONUÇ : Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabileceğine üçte ikiyi aşan oyçokluğuyla, 13/1/1975 gününde karar verildi.”
1. Hukuk Dairesi 2014/12039 E. , 2015/15097 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … …’nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan … …’ın maliki olduğu 1167 ada 34 parsel sayılı taşınmazdaki 51 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini 06.02.2008 tarihinde, 1167 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm ile 1167 ada 33 parsel sayılı taşınmazdaki 10/2768 payının çıplak mülkiyetini ise 26.09.2001 tarihinde davalı … …’ne bağış suretiyle temlik ettiğini, muris ile davalı arasında noterde 17.01.2008 tarihli “Bağışlama Sözleşmesi düzenlendiğini, temliklerle saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek,tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, murisin 1167 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm ile 1167 ada 33 parsel sayılı taşınmazdaki 10/2768 payını ölümünden bir yıldan önce 26.09.2001 tarihinde bağışladığından bu taşınmazların tenkis hesabına dahil edilemeyeceğini, ayrıca muris ile aralarında noterde düzenlenen “Bağışlama Sözleşmesi” gereğince temlikler karşılığında murisin rezidansa yerleştirildiğini, murisin ölene kadar burada her türlü hizmetten bedelsiz faydalanmasının sağlandığını, temlikin karşılıksız olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan … …’ın maliki olduğu 1167 ada 34 parsel sayılı taşınmazdaki 51 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini dava dışı vekili aracılığıyla 06.02.2008 tarihinde, 1167 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm ile 1167 ada 33 parsel sayılı taşınmazdaki 10/2768 payının çıplak mülkiyetini ise 26.09.2001 tarihinde davalıya bağış suretiyle temlik ettiği, muris ile davalı arasında 17.01.2008 tarihinde noterde “Düzenleme Şeklinde Bağışlama Sözleşmesi yapıldığı, sözleşme içeriğinden; davalının murisin rezidansa yerleştirilmesi ve bakım ve gözetimi ile ilgili bir takım taahhütlerde bulunulduğu, ayrıca bu sözleşme ile murisin 1167 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm yönünden intifa hakkından feragat ettiği, murisin 06.11.2008 tarihinde ölümüyle geride mirasçı olarak evlat edindiğini davacı … … …’ın kaldığı, eldeki davanın ise 26.01.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu’nun 565/3. maddesi gereğince mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar koşulsuz tenkise tabi olup ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılanlarda ise saklı payı ihlal kastının araştırılacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde davalıya bağış suretiyle devrettiği 11167 ada 34 parseldeki 51 nolu bağımsız bölüm yönünden tenkise karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ne var ki, mirasbırakanın ölümünden öndeki bir yıldan sonra 26.09.2001 tarihli akitle davalıya temlik ettiği davaya konu 1167 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki 27 nolu bağımsız bölüm ile aynı 1167 ada 33 parsel sayılı taşınmazdaki 10/2768 pay yönünden, temliklerin saklı payı zedelemek kastı ile yapılıp yapılmadığı ve davalının temliklerin karşılıksız olmadığı savunması üzerinde mahkemece yeterinde durulmadan sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, öncelikle davalının savunması üzerinde durularak, murisin davalı tarafından bir kuruluşa yerleştirilip yerleştirilmediğinin, davalının murisin bakımı ile ilgilenip ilgilenmediğinin araştırılması, anılan temliklerin ivazlı olduğunun kabul edilmesi halinde sadece 1167 ada 34 parseldeki 51 nolu bağımsız bölüm yönünden tenkis hesabının yapılması aksi halde mirasbırakanın ölümünden önceki 1 yıldan sonra yapılan temlikler yönünden murisin saklı payı zedeleme kastı ile hareket edip etmediğinin araştırılması, gösterilecek tanıkların dinlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi mirasbırakan tarafından 1167 ada 33 parseldeki 5/1384 pay 27.02.2008 tarihinde 2376 sayılı yev. ile aynı ada ve parseldeki 10/2768 pay ise 26.08.2001 tarihinde 5975 sayılı yev. ile davalıya temlik edildiğine göre bu akitlere konu edilen taşınmazların aynı taşınmaz olup olmadığı, saptanmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalının belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.