- Yazar: ozturkhukuk
- beylikdüzü boşanma avukatı
- Tem 13
- Yorumlar (0)
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/18110
K. 2017/13527
T. 28.11.2017
4721/m.175
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından hüküm fıkrasında zina hukuki sebebinin yazmaması, yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 28.11.2017 günü duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı vekili ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle HMK’nun 141. maddesi uyarınca tarafların iddia ve savunmalarını dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında genişletebilecekleri yahut değiştirebilecekleri ancak bu durumun davanın dayandığı hukuki sebebi kapsamadığı, böylelikle davacı-karşı davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayanılarak açılmış bir davasının bulunmadığı gibi davacı-karşı davalı tarafça usulünce ıslah işlemi de yapılmadığının ve davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakatsizliğe ilişkin vakıa yönünden de; erkeğin 2006 yılında Selin isimli kadınla yaşadığı birlikteliğin kadın tarafından affedilerek, evliliğe devam edildiği, affedilen olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceğinin, diğer taraftan erkek tarafından gerçekliği kabul edilmeyen ve başkaca delil ile de doğruluğu ispatlanamayan erkeğin sadakatsizliğine ilişkin olarak sunulan bilgisayar çıktılarının delil olarak dikkate alınamayacağının, ancak mevcut delil durumu ile bir kısım tanık anlatımları dikkate alındığında erkeğin güven sarsıcı davranışlarının bulunduğunun, mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar da nazara alındığında erkeğin kadına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu kabul edilmesinde bir yanlışlık bulunmadığının anlaşılmasına göre; davacı-karşı davalı kadının tüm, davalı- karşı davacı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının kendine ait bir adet evi dışında, miras kalan İstanbul’un Paşabahçe semtinde bulunan taşınmazlarda hissesinin bulunduğu ve bir kısım belgeler ile kadının kendi beyanından anlaşıldığı üzere, bu taşınmazlardan düzenli olarak kira geliri elde ettiği gibi, kadına miras kalan taşınmazlar her ne kadar hisseli olsa da maddi değerinin olağanın üstünde olduğu, bu durumda Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşullarının davacı-karşı davalı kadın lehine oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı- karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1480.00 TL. vekalet ücretinin verilmesine, aşağıda yazılı harcın …’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcını yatıran …’ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.