- Yazar: ozturkhukuk
- Medeni Usul
- Kas 11
- Yorumlar (0)
YETKİ:
Hukuk davasının davalının ikametgah adresinde açılması genel yetki kuralı olup, bu kurala uyulmayıp yetkisiz yer mahkemesinde açılan davada mahkeme yetki konusunu resen inceleyip yetkisizlik kararı veremez. Ancak; gayrimenkulün aynına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer ve miras(terekeye ilişkin) davalarda murisin son ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir ve bu davaların yetkisiz yerde açılması halinde davalı tarafın yetki itirazı olmasa bile, mahkeme resen yetkisizlik kararı vermek zorundadır.
Yetki konusunda davacının seçimlik haklarının olduğu durumlar: Dava konusu olan işlemi yapan şirketin şubesinin bulunduğu yer, taşınmazlar birden fazla ise birinin bulunduğu yer, taşınmaz sigortalarında taşınmazın bulunduğu yer, taşınır sigortalarında rizikonun gerçekleştiği yer, sözleşme varsa ifa yeri, haksız fiillerde fiilin olduğu yada zararın gerçekleştiği yer veya davacının ikamet adresi ve davalıların birden fazla olması halinde içlerinden birinin ikamet adresinin bulunduğu yer mahkemeleri de yetkilidir. Davacı bu durumlarda dilerse davalının adresinde dava açabileceği gibi bu belirtilen yerlerde de dava açabilir. Kesin yetkinin olmadığı hallerde karşı davaya, ilk davanın açılmış olduğu mahkemede bakılır.
Davalı, yetki itirazını cevap dilekçesinde yapmak zorundadır. Yani davalının ikinci cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunması mümkün değildir, ilk cevap dilekçesi için yasada öngörülmüş iki haftalık süre yetki itirazı için hak düşümü süresidir. Süre geçirildikten sonra yetki itirazı ıslah ile dahi yapılamaz
Davalı, yetki itirazında yetkili mahkemeyi de doğru olarak bildirmek zorundadır, aksi takdirde yetki itirazının reddine karar verilir.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabilir ve yazılı olması şarttır. Gerçek kişiler yetki sözleşmesi yapamaz.
GÖREV: Görev kamu düzeni ile ilgili olduğu için yargılamanın her aşamasında görevsizlik iddiası ileri sürebilir ve mahkemece her aşamada görevsizlik kararı verilebilir ve hatta istinaf ve temyiz aşamalarında da yerel mahkemenin görevsiz olduğu anlaşılırsa yerel mahkemenin kararı görev yönünden bozulur.
Görevsiz mahkemede yapılan yargılamada yapılan usuli işlemler, görevsizlik kararı verilmesi ile geçersiz hale gelmez, görevli mahkemede yapılacak yeni yargılamada da nazara alınabilir. Görevsizlik kararında yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmeyip, bu hususlar görevli mahkeme bırakılır. Ancak Yargıtaya göre; Adli Yargı mahkemesi, İdari Yargının görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı vermiş ise, burada Yargı yolu değişmiş olacağından görevsizlik kararında yargı gideri ile vekalet ücretine hükmedilecektir.
HMK.Md.20 hükmüne göre, yetkisizlik veya görevsizlik kararı, yargı yollarına başvurulmadan kesinleşmiş ise kesinleşme tarihinden, bozulması için yargı yollarına başvurulmuş ve talep reddedilmişse bu red kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde dosyanın yetkili veya görevli mahkememe gönderilmesi talep olunmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. DİKKAT;Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hallerinde davanın açılması ile kesilmiş olan zamanaşımı kesilmemiş sayılacağından, yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilip kesinleşinceye kadar geçen sürede dava konusu hak veya alacak zamanaşımına uğramış ise bu konuda yasada 60 günlük ek süre tanınmıştır.
Bir kararın istinaf sınırının altında olması nedeniyle verildiği an kesin karar olması halinde, HMK.20’ye göre sözünü ettiğimiz iki haftalık süre karar tarihinden, yani tarafların gerekçeli kararı görmeden başlıyor olması Anayasa aykırı bulunduğundan maddenin bu kısmının iptaline karar verilmiş olup, Kasım ayında yürürlüğe girecek AYM.nin bu kararı gereğince artık karar verildiğinde kesin olsa bile, söz konusu iki haftalık süre gerekçeli kararın tebliği ile başlayacaktır.