- Yazar: ozturkhukuk
- şerefe karşı suçlar
- May 22
- Yorumlar (0)
ŞEREFE KARŞI SUÇLAR
Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a)Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b)Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c)Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alênen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Handyside/Birleşik Krallık, B. No: 5493/72, 07.12.1976 kararında “İfade özgürlüğü, toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur. İfade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber’ ve ‘düşünceler’ için değil, ama ayrıca Devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz. Bu demektir ki, başka şeyler bir yana, bu alanda getirilen her ‘formalite’, ‘koşul’, ‘yasak’ ve ‘ceza’, izlenen meşru amaçla orantılı olmalıdır.” şeklinde görüş belirtmiştir. Günümüzde istisnalar dışında, geniş bir yelpazeyle düşünceyi açıklama korunmakta ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmek suretiyle özgürlüğün sağladığı haklardan en geniş şekilde yararlandırılmaktadır.
Ne var ki; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzenini cebir yoluyla değiştirmeye yönelen, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle cezai yaptırımlara bağlanmaktadır.
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.
Hakaret suçunun maddi unsurları;
1-Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya,
2-Sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmaktır.
Her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, en az üç kişi ile ihtilât edilerek işlenmesi gerekir. Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır. Bu nedenle hakaret teşkil eden sözleri anlamayan çocuklar, hakaret içeren resim ve şekilleri göremeyen görme engelliler, sözlü ve yazılı hakaret halinde failin kullandığı dili anlamayan ve bilmeyenler, akıl hastaları üç kişilik bu sayıya dahil değildir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/467 E, 2020/1902 K. sayılı kararı… TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, gıyapta hakaret suçunun oluşması için, en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesinin gerektiği, somut olayda sanığın hakaret sözlerini katılan G.A’nın gıyabında katılan Z.A ve oğlu olan Ş.A’nın huzurunda gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, katılan G.A’ya yönelik eylemde ihtilat unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, hakaret eyleminin birden fazla kişiye karşı işlendiği kabul edilerek sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/7840 E, 2020/613 K. sayılı kararı… Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir.
Somut olayda, sanığın, tanık S.Ç’ nin iş yerine gelerek tanıklar T.G, B.Ç, A.Ç, İ. G, S.Ç’nin de bulunduğu sırada mağdurlara yönelik hakaret ettiğinin tanıklar tarafından doğrulanması karşısında, her altı tanığın da hakareti bizzat anlamaları ve vakıf olmaları nedeniyle, gıyapta hakaret suçu için öngörülen “en az üç kişiyle ihtîlat” öğesinin oluştuğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi…)
TCK m.125/2’de tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Bu madde uyarınca hakaret içeren bir telefon konuşması, mektup veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/6963 E, 2020/1770 K. sayılı kararı… Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır.
İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş, ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira,fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir.
İleti yoluyla hakaretin, huzurda hakaret gibi cezalandırılabilmesi için sanığın iletilme kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın, müştekinin gıyabında, tanık C. B’ye içinde hakaret sözleri bulunan kağıdı attığı anlaşılmakta ise de, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, sanığın iletme kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın hakaret suçundan beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/5455 E, 2019/10590 K. sayılı kararı… Sanığın katılanların yaşadığı evdeki telefonu müteaddit defa arayıp katılanlara hitaben sinkaflı hakaret etmesi biçimindeki eylemi ile sanığın katılanlara yönelik TCK’nın 125/2-1, 43/2, 43/1. maddelerinde düzenlenen zincirleme tek hakaret suçunu işlediği gözetilmeden sanık hakkında mağdur sayısınca dört ayrı hakaret suçundan hüküm kurulması…)
Hakaret Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Haller
a)Suçun Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı İşlenmesi
Hakaret suçunun TCK m.6’da tanımı yapılan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi durumunda TCK 125/3-a maddesi uyarınca temel ceza belirlenir. Hakaretin salt kamu görevlisine yöneltilmesi yeterli olmayıp fiilin kamu görevlisinin kanunlardan kaynaklanan görevini gerçekleştirmesi nedeniyle işlenmeli, hakaret fiili ile kamu görevlisinin görevi arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2016/460 E, 2020/1520 K. sayılı kararı… Kamu görevlisine hakaret suçundan kurulan hükümde temel cezanın doğrudan TCK’nın 125/3-a maddesi gereğince tayin edilmesi gerekirken, aynı Kanunun 125/1. maddesi uyarınca teşdiden 6 ay hapis cezasına hükmedilmesinden sonra, 125/3-a maddesi uyarınca alt sınırdan 1 yıl hapis cezasına hükmolunmak suretiyle çelişkiye neden olunması…)
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmaları zorunlu olmakla birlikte, demokratik bir hukuk devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini değerlendirmek ve eleştirmek de kaynağını Anayasa’dan alan düşünceyi açıklama özgürlüğünün sonucudur. Eleştirinin sert bir üslupla yapılması, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu ise de eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan, küçültücü, aşağılayıcı ifadeler kullanılmamalı, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınmalıdır.
AİHM’e göre, öncelikle ifadelerin bir olgu isnadı mı yoksa değer yargısı mı olduğu belirlenmelidir. Zira olgu isnadı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi dahi ifade özgürlüğüne müdahale sayılabilecektir. Yargılamaya konu olan ifadeler eğer bir değer yargısı içermekte ve somut bir olgu isnadından bahsedilemeyecekse, değer yargılarını destekleyecek “Yeterli bir altyapı” nın mevcut olup olmadığı AİHM tarafından göz önünde bulundurulmaktadır. Zira değer yargılarının dahi belli düzeyde olgusal temel içermesi gerektiği kabul edilmektedir. Öte yandan hiçbir veriye dayanmayan ve hiçbir altyapısı bulunmayan bir değer yargısı AİHM tarafından da ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kabul görmemektedir.
(YCGK 2017/18-783 E, 2019/215 K. sayılı kararı…..Katılan polis memurunun, P… Adliyesi girişinde görevli olduğu, olay tarihinde sanık A. ile eşi ve kayınvalidesinin birlikte adliyeye gelerek içeri girmek istedikleri, katılanın sanıktan kapı tipi metal detektörden geçmesini istediği, ancak sanığın buna karşı çıkması sebebiyle aralarında tartışma çıktığı ve sanığın üzerine yürüdüğü katılana yönelik “…Gâvur polisisiniz, böyle Devlet olmaz, sizin maaşınızı ben veriyorum…” şeklinde sözler söylediği olayda; sanığın kendisi ve yakın akrabalarına yönelik katılan polis memurunun tutum ve davranışlarından duyduğu rahatsızlık sonucu kullandığı anlaşılan bu sözlerin katılanın şahsi ve mesleki itibarını hedef almaması, yapılan uygulama nedeniyle katılanın eylemlerine yönelik bulunması, somut olay bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde söz konusu ifadelerin muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta değil, kaba söz ve ağır eleştiri mahiyetinde olması karşısında hakaret suçunun unsurlarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/694 E, 2020/4081 K. sayılı kararı… Sanığın belediye başkanı olan katılana hakaret eyleminin, TCK’nın 125/3-a maddesinde düzenlenen kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince cezalandırılmış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/10932 E, 2020/1830 K. sayılı kararı… Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 2013/13-293 Esas, 2013/297 Karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da belirtildiği üzere TCK’nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanunun 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.
Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın katılana hakaret ettikten kısa bir süre sonra müşteki polis memurlarına hakarette bulunduğunun anlaşılması karşısında, aynı olayın devamı kapsamında aynı yer ve zaman dilimi içerisinde gerçekleştirilen hakaret suçunun, hukuken tek bir fiille gerçekleştirildiği, sanık hakkında, TCK’nın 125/3-a maddesi uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanunun 43. maddesi uyarınca arttırılması gerektiğinin gözetilmemesi…)
b-Suçun kişinin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı işlenmesi
Hakaret suçunda bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için belirli bir kişi muhatap alınmalıdır. Sanık herhangi bir kişiyi muhatap almadan, dini inançlara ve düşüncelere hakaret ederse, bu durumda kişiye yönelik olarak hakaret suçu oluşmaz ve bu nitelikli hal uygulanmaz.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2016/3323 E, 2018/2179 K. sayılı kararı… 1-Sanığın, hakaret suçunu, katılanın siyasi düşünce ve kanaatini açıklamasına yönelik olarak gerçekleştirdiğine dair delillerin nelerden ibaret olduğu, kararda tartışılıp, açıklanmadan yetersiz gerekçeyle sanık hakkında TCK’nın 125/3-b maddesinin uygulanması,
2- Kabule göre de; temel cezanın doğrudan TCK’nın 125/3-b maddesi gereğince belirlenmemesi…)
c-Suçun, kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi
Kişinin inandığı kutsal değerlerden bahisle alaya alınması ve hakarete uğraması, hem kişinin şeref ve haysiyetini hem de din ve vicdan özgürlüğünü zedelediği için Ceza kanunumuzda bu suç için daha fazla ceza öngörülmüştür.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/7069 E, 2019/12877 K. sayılı kararı… Takibi şikayete bağlı olan TCK’nın 125/3-c maddesinde düzenlenen suçtan dolayı, sanığın da hazır bulunduğu 10/02/2015 tarihli duruşmada mağdurların şikayetlerinden vazgeçmesi karşısında, TCK’nın 73/4. maddesi uyarınca sanık hakkında hakaret suçundan düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/2652 E, 2019/6603 K. sayılı kararı… Sanığın, “Allah’ını, kitabını sinkâf ederim” diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK’nın 125/3-c maddesindeki kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmemiş ise de; aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
Failin kamu görevlisine hakaret eylemini gerçekleştirdiği sırada mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlere de hakaret etmesi durumunda temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği hususu gözetilmelidir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2016/15798 E, 2018/16468 K. sayılı kararı…Sanığın kamu görevlisine karşı hakaret eylemi sırasında, aynı zamanda TCK’nın 125/3-c maddesi kapsamında mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlere de hakaret ettiğinin anlaşılması karşısında, TCK’nın 3/1. maddesinde düzenlenen eylemle cezanın orantılı olması gereğine aykırı olarak, ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
Suçun Alenen İşlenmesi
Hakaret suçu bakımından aleniyet, hakaret teşkil eden fiilin belirli olmayan birçok kişi tarafından algılanabilir olmasıdır. TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi gerekmektedir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8767 E, 2020/4487 K. sayılı kararı … Hakaretin işlendiği cezaevi koğuşunun aleni yer olmadığı gözetilmeden, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8704 E, 2020/4461 K. sayılı kararı … Hakaret eylemlerinin aleni bir yer olan cadde üzerinde işlenmesine rağmen, sanıklar hakkında TCK’nın 125/4. maddesi uygulanmamış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8216 E, 2020/4077 K. sayılı kararı … Hakaret suçunun aleni bir yer olan duruşma salonunda açık oturumda işlenmesine rağmen, TCK’nın 125/4. maddesi uygulanmamış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8361 E, 2020/4009 K. sayılı kararı … Katılan, müşteki ve mağdur jandarma görevlilerinin beyanlarından, karakol içerisinde gerçekleştiği iddia edilen hakaret eyleminin, karakolun hangi bölümünde gerçekleştirildiğinin usulüne uygun şekilde belirlenip aleniyet unsurunun ne suretle oluşturduğu tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile TCK’nın 125/4. maddesi uyarınca cezanın artırılması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/7187 E, 2019/12887 K. sayılı kararı… TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi gerekmekte olup, müşteki ve tanık beyanlarına göre müştekilerin, tanık E.G’ye ait facebook hesabından bahse konu yorumları görerek şikayetçi olduklarına yönelik anlatımlar karşısında, sanığa ait hesabın herkese açık nitelikte olup olmadığı araştırılıp aleniyet unsurunun ne şekilde oluştuğu tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile TCK’nın 125/4. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini…)
TCK 125/5. Maddeye göre kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde TCK’nın 125/3. maddesi uyarınca verilecek ceza aynı maddenin 5. fıkrası gözetilerek zincirleme suç hükümleri ve TCK’nın 43/2. maddesine göre 1. fıkrada belirtilen oranlarda artırılacaktır. Bu durumda uygulanacak ceza birden fazla kamu görevlisine aynı anda hakaret edilmesi hâlinde uygulanacak ceza ile aynı olacaktır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/17 E, 2019/2109 K. sayılı kararı … Sanığın eylemini kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı gerçekleştirmesine rağmen TCK’nın 125/5 maddesi yollamasıyla TCK’nın 43/2. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2016/2411 E, 2018/765 K. sayılı kararı …Sanığın eylemini kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı işlediği halde TCK’nın 125/5. maddesi uygulanıp, aynı maddenin yollaması ile TCK’nın 43/2. maddesi tatbik edilmemiş ve TCK’nın 61/8. maddesine göre adli para cezası hesaplanırken, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi sırasında artırım ve indirimlerin gün üzerinden yapılması gerekirken yıl üzerinden yapılmak sureti ile 8.500 TL adli para cezası yerine, 8.400 TL adli para cezasına hükmedilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı…)
Mağdurun belirlenmesi
Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
Hakaret suçunun mağduru sadece belirli bir kişi olabilse de bu kişinin isminin bizzat belirtilmesi suçun oluşumu için zorunlu bir husus değildir. Fail hakaret suçunu işlerken mağdurun ismini belirtmemiş veya isnat ettiği eylemi net bir şekilde belirtmiş olmasa bile isnadın içeriğinde veya mağdurun kim olduğunda tereddüt edilmeyecek bir durum varsa, hem mağdurun ismi belirtilmiş hem de hakaret suçu işlenmiş sayılır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/6428 E, 2019/13743 K. sayılı kararı… İnceleme konusu somut olayda; sanığın yazmış olduğu dilekçelerde yer verdiği sözlerin muhatabının, isim veya isimleri açıkça belirtilmediği gibi ağır eleştiri niteliğine sahip ifadelerin yöneltildiği kişinin kim olduğuna dair TCK’nın 126. maddesi kapsamında duraksanmayacak bir durum da olmaması karşısında, atılı suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, hatalı değerlendirmeyle sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/7221 E, 2018/16413 K. sayılı kararı… Mağdurun, sanığın sözünü bizzat duymadığı olayda, tanıklar S.D ve Y. S’nin de kovuşturma aşamasındaki beyanlarında, suça konu sözün kime söylendiği konusunda bilgileri olmadığını belirtmeleri karşısında, iddianamede belirtilen ifadelerin TCK’nın 126. maddesinde de belirtildiği üzere duraksamaya yol açmayacak bir şekilde mağdurun şahsına yönelik olduğunun anlaşılamaması ve dolayısıyla matufiyet şartının olayda gerçekleşmediği gözetilmeden, unsurları oluşmayan hakaret suçundan beraati yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi…)
İsnadın ispatı
Madde 127 – (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.
Anayasamızda da isnadın ispatına ilişkin özel bir hüküm bulunmaktadır. Anayasamıza göre; kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak isnatta bulunulması durumunda, isnatta bulunan isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışında, kişilere somut bir fiil isnadında bulunarak hakaret edilmiş olması hâlinde, isnadın doğruluğunun ispat edilebilmesi için iki koşuldan birinin gerçekleşmesi gerekir.
a- Birinci koşul, isnadın doğruluğunun ispatında kamu yararı bulunmasıdır.
b-İkinci koşul ise, şikâyetçinin yani kendisine hakaret edilenin ispata razı olmasıdır.
Yine Anayasamıza göre, isnadın doğruluğunun ispat edilmiş olması, hakaret suçunun hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda, hakarette bulunan kişi hakkında beraat kararı verilmelidir.
İsnadın doğruluğunun ispat edilebilmesi için, isnadın bir suç vakıasına ilişkin olması gerekir. Yani kişiye belli bir suçu işlediğinden bahisle hakaret edilmiş olması gerekir. Ayrıca, hakaretin yapıldığı anda isnadın konusunu oluşturan suç dolayısıyla kişi hakkında henüz bir hüküm verilmemiş olmalıdır.
Bu sistemde, isnadın doğruluğunun ispatı, hakaret suçundan dolayı açılan davanın görüldüğü mahkemede yapılmamaktadır. Hakaret suçunun işlendiğinden bahisle açılan davanın görüldüğü mahkeme, yapılan somut vakıa isnadının bir suç oluşturması durumunda, bu suçun gerçekten işlenmiş olup olmadığının ortaya çıkarılmasını bekletici mesele kabul ederek, bu nedenle açılmış veya açılacak olan davanın sonucunu beklemelidir. İsnadın doğruluğunun ispatı, ancak isnat konusu suç vakıası dolayısıyla açılan ceza davası bağlamında ilgili mahkemede söz konusu edilebilir.
İsnat konusu suç vakıası dolayısıyla açılan ceza davası sonucunda bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde; isnat ispatlanmış addedilir ve maddenin birinci fıkrası gereğince, hakarette bulunan kişiye ceza verilmez.
Ancak, hakarete uğrayan, isnat edilen fiil dolayısıyla hakkında açılan davada kesinleşmiş bir hükümle beraat etmişse, isnat ispat edilmemiş sayılır ve hakaret eden kişi cezalandırılır. Hakarete uğrayan kişi hakkında, isnat edilen fiil dolayısıyla takipsizlik kararı veya açılan davada düşme kararı verilmiş olması hâlinde de; isnadın doğruluğu ispat edilmemiş sayılacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre; kesin hükümle sonuçlanmış bir davayla işlendiği sabit görülen bir fiilden bahisle kişiye hakaret edilmiş olması hâlinde, cezaya hükmedilir. Böylece, daha önce işlediği bir suçtan dolayı mahkûm edilmiş olan kişiye, bu suçtan bahisle hakaret edilmiş olmasının tasvip edilemez olduğu vurgulanmıştır. Hakkında başlatılan soruşturma sonucunda takipsizlik kararı veya açılan davada düşme veya beraat kararı verilmiş olan kişiye, soruşturma veya kovuşturma konusu fiilden bahisle hakaret edilmiş olması hâlinde, hakaret edenin cezalandırılır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/33104 E, 2016/18915 K. sayılı kararı… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06/10/2011 tarih, 2011/73 numaralı iddianamesiyle sanık O. Y’nin katılanın gıyabında, fındıklarını çaldığını söyleyerek katılana hakaret ettiğinden bahisle dava açıldığı, sanığın hakaret eylemine ilişkin …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/… esas sayılı dosyasında yargılamasının devam ettiği sırada, sanık O. Y’ nin şikayeti üzerine N.Ş. hakkında hırsızlık suçundan dava açılması üzerine …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13.04.2012 tarihli duruşmasında, katılan N.Ş. hakkında …Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/3 esas sayılı dosyasında hırsızlık suçundan açılan davanın neticelenmesinin beklenmesine karar verilmesi karşısında, iş bu dava dosyasının sonucu beklenerek, sanık O.Y’ nin hakaret eyleminin TCK’ nın 127/1. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı hususu da değerlendirilerek, tüm delillerin bir bütün halinde açıklanıp tartışılmasından sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/10981 E, 2016/146 K. sayılı kararı …TCK’ nın 127. maddesinin, somut bir olay hakkında bir kişiye isnatta bulunulması durumunda uygulanacağının, sanığın katılan hakkında “Allah’tan korkmayan” ibaresiyle sınırlı sözlerinin ise somut bir isnat olarak değerlendirilemeyeceğinin gözardı edilerek, sanık hakkında bu maddeye dayanılarak ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi…)
İddia ve savunma dokunulmazlığı
Madde 128(1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/7140 E, 2020/827 K. sayılı kararı …TCK’ nın 128. maddesinde düzenlenen ve Anayasa’nın 36. maddesiyle de güvence altına alınan iddia ve savunma dokunulmazlığı; şahısların yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde, serbestçe ve hiçbir endişenin etkisi altında kalmaksızın haklarını özgürce iddia edebilmeleri veya kendilerini savunabilmeleri imkanının sağlanmasını ifade eder. Eğer böyle bir hak olmazsa, iddia ve savunma serbestçe yapılamayacak ve söylenmesi gereken, cezai yaptırıma maruz kalma korkusuyla ifade edilemeyeceğinden, yapılan yargılama sonucunda hedeflenen, “gerçeğe ulaşma” ve “adaletin gerçekleşmesi” de söz konusu olamayacaktır.
Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; iddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddi vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, hakaret ve hatta iftira suçu oluşturur.
İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnatların yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
Maddi uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa dahi uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
Somut olayda; sanığın … 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davanın 17/04/2014 tarihli duruşmasında müştekiye yönelik söylediği sözlerinin, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı düşünülmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/7081 E, 2019/17158 K. sayılı kararı … Somut olayda; sanığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava dilekçesinde katılanı kastederek yazdığı sözlerin, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi…)
Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde verilecek cezada üçte bir oranında indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebileceği TCK 129/1. ‘de düzenlenmiş olmakla burada yargılama makâmının haksız fiil değerlendirmesini isabetli yapması, ilk hareketi yapan açısından haksız fiil yoksa bu hükümlerin uygulanamayacağını gözetmesi gerekir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/7860 E, 2020/4745 K. sayılı kararı …Sanığın katılanın kendisine hakaret etmesi üzerine kendisinin de katılana küfür ettiğini belirtmesi karşısında; TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan, sanık hakkında hakaret suçundan beraat kararı verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/10072 E, 2020/4564 K. sayılı kararı …Sanığın aşamalarda “ben olay günü elimde çekiçle inşaatta tadilat yapıyordum, müştekinin eşimle bağırarak konuştuğunu bu molozları eşine söyle atmayacaksınız şeklinde sözler söylediğini duymam üzerine yanlarına koşarak gittim, elimdeki çekici çalıştığım yere bırakarak yanlarına gittim, daha önce eşime darp uyguladıkları için hemen koşarak gittim, eşimi oradan uzaklaştırdım telefon ile polisi aradım kesinlikle ben ve eşim küfür etmedik, çekiçle üzerine yürümedim, daha önce aramızda husumet olduğundan şikayetçi olmuş” şeklindeki savunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8243 E, 2020/4488 K. sayılı kararı … TCK’ nın 129/2. maddesinin katılanlardan sadır olan bir haksız fiilin etkisi altında suç işleyen sanık hakkında uygulanabileceği gözetilmeden, sanığın ambulansla sevkini istediği dedesinin diyaliz hastası olması nedeniyle içinde bulunduğu ruh hali ve psikolojisi gerekçe gösterilerek yazılı şekilde uygulama yapılması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8233 E, 2020/4482 K. sayılı kararı … Katılanın daha önceden sanığın aracının lastiklerine zarar verdiğine ilişkin hiç bir somut delil olmaması ve konuşma içeriği incelendiğinde katılandan kaynaklı haksız tahrik teşkil eden konuşmanın bulunmaması karşısında, yetersiz gerekçeyle TCK’ nın 129/2. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/16001 E, 2020/4452 K. sayılı kararı … Sanığın, katılanın akrabaları ile olan davalarında şahitlik yapıp yapmaması kaynaklı çıkan tartışmada, katılanın sanığı yaralaması ve bu eyleminden dolayı katılan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi karşısında; olayın çıkış sebebi araştırılarak TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması…)
Hakaret suçunun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmeyeceği TCK 129/2. madde de düzenlenmiş olmakla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin 2017/106 E, 2017/132 K. sayılı kararında kasten yaralama suçuna teşebbüs halinde de bu cezasızlık nedeninin geçerli olduğunu belirtmiştir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2017/384 E, 2019/8247 K. sayılı kararı …Olay tarihinde alkollü olan sanığın aracını park etmeye çalışırken mağdur H.’ye ait araca çarpması üzerine olay yerine gelen polis memuru müşteki M.Ş’ ye yönelttiği “siz kim oluyorsunuz, ben askerim, bana kimlik soramazsınız” şeklindeki sözlerinin müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı, ilçe emniyet binasında ise polis memurlarının kendisini ıslatması ve darp etmesi üzerine sanığın müşteki ve mağdur polis memurlarına sinkâflı olarak hakaret etmesi şeklinde gerçekleşen eylemde, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek, sanık hakkında hakaret suçunda TCK’nın 129/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılmaması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/635 E, 2019/7673 K. sayılı kararı… Sanığın hakaret suçunu katılanın kendisine yönelik yaralama ve hakaret eylemlerinin etkisiyle gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; TCK’ nın 129/2. maddesindeki “Bu suçun, yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez” şeklindeki emredici düzenlemeye aykırı olarak, aynı Kanunun 129/1. maddesi uygulanarak cezada indirim yapılması…)
Karşılıklı hakaret hükmünün düzenlendiği TCK 129/3. maddenin uygulanabilmesi için tarafların her ikisinin eyleminin de TCK 125. madde uyarınca hakaret suçu kapsamında kalması gerekir. Taraflardan birinin eyleminin kaba söz ya da nezaket dışı söylem kapsamında kaldığı yani hakaret suçunu oluşturmadığı durumlarda TCK 129/3. madde hükümleri uygulanamaz.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/821 E, 2020/1684 K. sayılı kararı…Katılan G. A’ nın ve sanığın karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerinin kabul edilmesine karşın, sanık hakkında TCK’ nın 129/3. maddesinin uygulanmaması…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/8581 E, 2020/285 K. sayılı kararı… TCK’ nın 129/3. maddesine göre ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi, suç ve suçluluğu ortadan kaldırmayacağından, CMK’ nın 328. maddesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren katılanlara avukatlık asgari ücret tarifesine göre vekalet ücreti hükmedilmemesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/2065 E, 2019/14833 K. sayılı kararı… Karşılıklı hakaret nedeniyle ceza vermekten vazgeçilmesi halinde temel cezaya hükmetmeden doğrudan TCK’ nın 129/3. maddesi uyarınca, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi…)
Kişinin hatırasına hakaret
Madde 130- (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.
(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Genel olarak hakaret suçu ancak hayatta bulunan kişilere karşı işlenebilir. Çünkü, onur ve şeref, ancak yaşayan kişiler açısından söz konusu olup ölen kişinin ancak hatırasına hakaretten, saygısızlıktan söz edilebilir. Ölü kişinin hatırasına üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi TCK 130/1-c maddesi uyarınca cezalandırılır.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/2065 E, 2019/14833 K. sayılı kararı… İddianamede açıklanan “şüphelinin ölenlerden O. İ’ ye küfür ederek tekme attığı” şeklindeki eylemin TCK’ nın 130. maddesinde düzenlenen takibi şikayete bağlı suçu oluşturması ve anılan Kanunun 131/2. maddesinde sayılanların şikayet hakkını kullanmadığının anlaşılması karşısında, TCK’ nın 73, CMK’ nın 223/8. madde ve fıkraları uyarınca, kişinin hatırasına hakaret suçundan dolayı açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, CMK’ nın 223/2-e madde ve fıkrası uyarınca sanığın beraatına karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/1007 E, 2019/10948 K. sayılı kararı… İnceleme konusu somut olayda, müşteki S.B’nin kollukta vermiş olduğu ifadesinde, sanık L.S.B’den şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini beyan etmiştir. Suçtan zarar gören müşteki S.B’nin vefat etmeden önce özgür iradesi ile ortaya koyduğu şikayetçi olduğuna ve uzlaşmak istemediğine ilişkin beyanı hukuken geçerli olup, ölüm nedeniyle yok hükmünde sayılamayacağı gibi ayrıca mirasçılarına yönelik uzlaşma girişiminde bulunulması da gerekmemektedir. TCK’nın 131/2. maddesindeki düzenlemenin somut olayda uygulanma yeri olmadığı gibi, CMK’nın 243. maddesindeki husus da katılmaya ilişkindir. CMK’nın 243. maddesine göre ölüm halinde katılma hükümsüz kalacaktır. Bu durumun şahsa sıkı sıkıya bağlı olan ve ifade edildiği tarihte hukuki sonuç doğuran şikayet hakkını hükümsüz hale getirmeyeceği gözetilmeden anılan Kanun maddesi yanlış yorumlanarak, sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan müştekinin mirasçısı ile sanık arasında uzlaşmanın sağlandığı belirtilerek yazılı biçimde davanın düşürülmesine karar verilmesi…)
Soruşturma ve kovuşturma koşulu
Madde 131- (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.
(2) Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.
Ölen kişinin hatırasına hakaret suçu bakımından, ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş ve kardeşleri şikayet hakkına sahiptir.
Eğer, hakaret suçunun mağduru, hakaret suçuna yaşarken maruz kalıp şikayet hakkını kullanmadan ölürse, ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri şikayette bulunulabilir.
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/369 E, 2019/3517 K. sayılı kararı… Sanığın, polis memurlarına hakaret ettiğinin iddia edildiği olayda, eylemin TCK’nın 125/3-a maddesindeki kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun TCK’nın 131/1. maddesi uyarınca kovuşturulmasının şikayet koşuluna bağlı olmadığı gözetilmeden, şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/205 E, 2020/493 K. sayılı kararı… Hakaret suçunun takibinin TCK’nın 131. maddesi uyarınca şikayete bağlı olması ve şikayetçi H.K’nin 10/02/2015 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçmesi karşısında, sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre hakaret suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin belirlenmesi gerekirken sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi…)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2019/5145 E, 2019/10695 K. sayılı kararı… Müştekinin, 14/07/2016 tarihli Cumhuriyet Savcısı huzurunda alınan ifadesinde hakaret suçundan sanık hakkında şikayetçi olduğu görülmektedir. Bu suretle suçun işlendiği tarih ile şikayet tarihi arasında altı aylık yasal hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır..)
(Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2018/7101 E, 2019/6815 K. sayılı kararı… İncelenen dosyada, sanık R.G’nin katılan K.K ve mağdur S.Ç’ye yönelik zincirleme hakaret eyleminin bulunduğu, yargılama esnasında katılan Kamuran’ın şikayetini devam ettirirken, mağdur S.Ç’nin 03/05/2017 tarihli celsede şikayetten vazgeçtiğini beyan ettiği, aynı celsede de sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul ettiğini belirttiği, hal böyle iken sanık hakkında şikayet yargılama şartına tabi hakaret suçundan hüküm kurulurken şikayeti bulunan bir mağdur olmasına rağmen sanık hakkında TCK’nın 43/2-1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır…)
İlgili yazı bulunamadı.