- Yazar: ozturkhukuk
- ön inceleme aşaması
- May 5
- Yorumlar (0)
ÖN İNCELEME:
Tarafların ikişer adet dilekçelerini karşılıklı olarak vermelerinden sonra ya da dava dilekçesinin davalıya tebliğinden sonra davalının 2 haftalık yasal sürede davaya cevap vermemesi halinde mahkeme tarafından resen veya taraflardan birinin talebi ile ön inceleme duruşma günü belirlenerek taraflara tebliğ olunur.
İlk itirazlar ilk cevap dilekçesinde belirtilmek zorundadır, yoksa dinlenmez. (İlk cevap süresi bu konuda hak düşürücü süredir ve süre geçirildikten sonra ıslah ile dahi ileri sürülemez)
İlk itirazlar: Yetki itirazı, anlaşmazlığın tahkim ile çözülmesi gerektiği itirazı, iş bölümü itirazıdır. Kesin yetki kuralının uygulandığı (örneğin murisin yerleşim yerinin yetkili olduğu) davalarda, itiraz süresi geçirilmiş olsa dahi yetki konusu mahkemece re’sen nazara alınır.
Taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilmeden önce dava şartları incelenir: görev, kesin yetki, derdestlik, kesin hüküm, vekaletname, gider avansı gibi dava şartları davanın her aşamasında nazara alınır ve dava şartları ile ilk itirazların karara bağlanması için tarafların dilekçelerindeki açıklamalar yeterli ise hakim duruşma yapmadan dosya üzerinden karar verir, mahkeme dava şartı yokluğu nedeniyle (örneğin görevsizlik kararı) verirse dava son bulur, yani ön inceleme yapılmasına ve tahkikat aşamasına geçilmesine gerek kalmaz. Böyle bir karar verilmezse tarafları ön inceleme duruşmasında dinler. Gider avansı dava şartı olmakla birlikte yatırılmamış veya noksan yatırılmış olsa bile, mahkemece bu noksanın tamamlanması için kesin süre verilmeden “gider avansı yokluğu nedeni ile davanın reddine” doğrudan karar verilemez.
Ön inceleme duruşması davetiyesinde, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi halinde gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği veya değiştirebileceği ihtar olunur.
İki tarafta ön inceleme duruşmasına veya davanın devamındaki diğer bir celseye mazeretsiz gelmezse veya biri gelmeyip gelen diğeri davayı takip etmeyeceğini söylerse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir(md.150). Gelen taraf , mazeret bildirmeden gelmeyen tarafın muvafakati aranmadan iddia veya savunmasını genişletebilir veya değiştirebilir.
Esasen 141. Maddeye göre sadece cevaba cevap ve 2 nci cevap dilekçesinde de genişletme ve değiştirme yapılabilir. Bunun dışında ön inceleme duruşmasında ancak karşı tarafın muvafakati ve ISLAH yolu ile iddia ve savunmalar genişletilebilir veya değiştirilebilir.
HMK.141.deki genişletme yasağı basit yargılama usulü içinde geçerlidir.(21.H.D.2018/1-543)
(Yani dilekçeler teatisinde değiştirme ve genişletmeyi unutulduğunda, ön inceleme duruşmasında da karşı taraf muvafakat etmediğinde bu durumda tek yol kalan ıslah ile iddia ve savunmanı genişletildi diyelim, ama HMK.176/2’deki “bir davada ıslah sadece bir defa yapılabilir” hükmü gereğince o davada tüm ıslah hakkını yitirilmiş oldu, bu neden ile tüm delil ve savunmalarımızı mutlaka dilekçeler teatisi aşamasında sunmaya çalışalım. (Bu vesile ile, genişletme yasağının istisnası olan HMK.107 maddeye göre, eğer davamız belirsiz alacak davası ise, davanın devamı esnasında bilirkişi incelemesi ile alacak miktarı net biçimde belirlendiğinde genişletme yasağına tabi olmadan ve ıslah hakkımızı kullanmaya gerek kalmadan dava dilekçemizdeki dava değerini arttırılabilir.)
HMK.107. madde ile ilgili olarak önemli bir ayrım ihtiva eden bir Yargıtay kararı ile açıklandığı üzere; HMK.107/1 gereğince alacağın sadece bir miktarını beyan ederek açtığımız belirsiz alacak davasında davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirtmemiz ve gerek talep ettiğimiz miktarın, gerekse davanın devamında tespit olunacak miktarın da davalıdan tahsilini ayrıca talep edeceğimizi dava dilekçemizde belirtmiş olmamız (yani davamızın tahsil amaçlı olan bir eda davası olduğunu belirlemiş olmamız) şartı ile 107/2 maddesi gereğince hiçbir yasağa tabi olmadan ve ıslah talep etmeye gerek olmadan sonradan talep artışı yapılabilir. Ancak bunu yapmayıp 107/3 madde gereğince sadece tespit hükmü talep etmiş veya bir kısım alacağın tahsili talebi ve kalan kısmın da tespiti talebinde bulunmuş isek, bu durumda dava devam ederken alacak miktarının tümü tespit edildiğinde bu alacağı ancak davamızı ıslah ederek talep edebiliriz. Bu durumda bir davada sadece bir kez talep hakkımız olan ıslah hakkımızı kullanmış oluruz ve belirsiz alacak davasında tüm alacak için faiz dava tarihinden (ve varsa temerrüt tarihinden) yürüdüğü halde söz konusu durumda ıslah ile sonradan talep edilen kısım için faiz dava tarihinden değil ıslah tarihinden itibaren yürüyecektir. (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 12.03.2018 gün,2017/1491 E,2018/4850 K,)
Belirsiz alacak davasındaki dava dilekçemizde “Kısmi davadır veya şimdilik kısmen talep ediyoruz” şeklinde beyan olmamalıdır, eğer olursa mahkeme doğrudan davanın kısmi alacak davası olduğu şeklinde yorum yapacaktır ve her iki davanın sonuçları farklıdır. Örneğin kısmi davada, henüz talep edilmemiş olan kısma ait zamanaşımı işlemeye devam edecektir ve yukarıda değindiğimiz gibi bu kısma ait faiz de dava tarihinden değil, ancak miktar tam olarak belirlenip talep edildiği tarihten itibaren yürüyecektir.
Yargıtay, bir hakkı sona erdiren itirazların savunmayı genişletme yasağına tabi olmayacağını ( Ör. Ödedim iddiasının her zaman ileri sürülebileceğini, zira bunun itiraz niteliğinde olduğunu) söylemektedir. HGK. 27.02.2013, 9/842-291.
Ayrıca yasal süre içerisinde cevap dilekçesi vermeyen taraf bunu ıslah yolu ile de yapamaz. (HGK. 2017/ 17-1093 E., 2017/ 1090 K.,)
Yine davacı taraf davada talep etmiş olduğu miktarı ıslah ile azaltamaz, eğer azaltırsa bu davanın o kısmından feragat edilmiş olduğu anlamında kabul edilir.(7.H.D.2015/ 1090 E., 2016/ 8132 K.,)
Yine davacı taraf dava dilekçesinde talep etmediği manevi tazminat talebini ıslah ile de ileri süremez. (17.H.D.2016/10831 E., 2017/ 1213 K.,) (Yargıtay 21. H.D.2015/1190-14163). Fakat bu konuda aksi düşünceyi ihtiva eden diğer Yargıtay kararı 21.H.D.25.06.2017, 2017/ 2606 E., 2017/5541 sayılı karardır. Gerektiğinde her iki Yargıtay kararını karşılaştırarak irdeleyiniz. Ayrıca, talep edilmesi unutulan söz konusu manevi tazminatın ayrı bir dava ile (birleştirme talepli) talep edilmesi de mümkündür.
Yine dava dilekçesinde taraf olmayan (mecburi dava arkadaşlığı hariç)herhangi birinin davaya dahil edilmesi mümkün değildir ve taraf değişikliği ıslah ile dahi yapılamaz.(17.H.D.2015/ 14900 E., 2016/ 2847 K.,)
Yine (davanın tamamen ıslah edilmesi hariç) dava konusu olmayan istemin ıslah yolu ile dava kapsamına alınması mümkün değildir.(13.H.D.2015/ 16658 E.,2017/ 2065 K.,)
Kanunda yazılı sürelerde gerekli usuli işlemleri yapamamış olmamız halinde YARDIMCI olabileceğini anlattığımız ve kanunda konularına göre zorunlu olarak dağınık şekilde bulunan HMK. 31, 95, 107/1 ve 2, 124, 140/5, 141/2, 145 ile 243/1 nci maddelerini lütfen tekrar ve iyi irdeleyiniz. Örneğin müvekkilinizin size geç başvurmuş olması nedeni ile bazı süreleri kaçırmış, yani bazı usuli işlemleri süresinde yapamamış olabilirsiniz, işte bu durumda sayılı bu kanun hükümleri size yardımcı olabilir.
Soru : Davada ıslah hakkını bir kez kullandık ve davanın devamı sırasında ikinci ıslah hakkımız olmadığı için alacak miktarını ıslah ile arttıramadığımızı düşünelim, bu durumda bakiye alacağı hangi yolla alınabilir?
Zamanaşımı veya hak düşümüne uğramadığı sürece ayrı bir dava ile bakiye alacağı tabii ki talep edebiliriz ve bu yeni davada önceki kesinleşmiş dava dosyasını ve o dosyadaki delileri, örneğin bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamını delil olarak da gösterebiliriz. Üstelik ilk davada alınan bilirkişi raporu o davada hakim tarafından benimsenmiş ise, yani rapor sizin müvekkilinizin alacağını haklı kılıyorsa, bakiye alacağımız için ikinci bir dava açmak yerine önce bir ilamsız takip yaparak borçlunun ilk bilirkişi raporu nedeniyle bu borcu itiraz etmeden ödeyeceğini ümit edebiliriz, borçlu bu takibe itiraz etse dahi, haksız itirazı nedeniyle de itirazın iptali davasında % 20 icra inkar tazminatı da ödemek zorunda kalabilecektir.
Islah sadece tahkikat aşamasında yapılabilir, yani Yargıtayın bozma kararına yerel mahkemece uyulması halinde yapılacak ikinci yargılamada ıslah yapılamaz.
Her iki cevap dilekçesini verme aşamasında (basit yargılama usulünde cevap dilekçesi mahkemeye verilinceye kadar) davalı tarafından ileri sürülmeyen zamanaşımı def’i bundan sonra ancak davacı tarafın muvafakati ile (ya da ıslah ile) ileri sürülebilir. (9.HD.18.01.2016, 2014/29072 E,2016/1075)
Ayrıca, borçlu ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı itirazı yapmış ise, alacaklının açacağı itirazın iptali davasında ayrıca bu itirazını tekrarlaması şart değildir. (3 H.D. 06.03.2017, 2017/ 2766-2464)
Faiz alacağı da asıl alacağın zaman aşımı süresine tabidir, zamanaşımı müteselsil borçlulardan biri için kesilince diğerleri içinde kesilmiş olur ve borçlulardan birinin yaptığı zamanaşımı def’inden diğer borçlular da yararlanır, davacı tarafın verdiği ıslah dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren en geç iki hafta içinde zamanaşımı def’inde bulunmak gerekir, süresi geçtikten sonra ancak cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile zamanaşımı def’inde bulunulabilir.(9.H.D. 02.03.2016, 2014/30842 E., 2016/4619 K.,)
Davanın devamı sırasında alacak miktarı bilirkişi raporu ile belirlendiği ilk duruşmada talebi arttırmak için mahkemeden ıslah yapmak üzere süre talep edildiği ve mahkeme HMK.181’e göre bir haftalık süre verdiği takdirde bu kısa süre ıslahı yapmak ve özellikle müvekkilden bunun harcını alıp mahkemeye yatırmak için yeterli olmayabilir. Bu nedenle böyle bir durumda ıslah yapmak için süre istemek yerine, rapora karşı beyanda bulunmak için süre istemek daha doğru olur, zira beyan için verilecek iki haftalık sürede zaten kendimizin bu konuda ayrı bir ara kararına gerek olmadan ıslah talebinde bulunma imkanımız vardır. Duruşmada ıslah yapmak için süre istenmesi durumunda mahkemenin bir hafta yerine daha uzun süre vermesi halinde ise Yargıtay HMK.181 md.nin uygulanmasının zorunlu olduğuna karar vermiş, ancak mahkemenin ısrar kararı vermesi üzerine HGK.21.02.2018 gün,2015/3666 E, 2018/244 K.sayılı kararı ile mahkemenin verdiği daha uzun sürenin uygulanması gerektiğine oy çokluğu ile karar vermiştir. (Ancak mahkemenin doğrudan 18l.maddeyi uygulaması halinde süre sadece bir hafta olacaktır)
Ön inceleme duruşmasında hakim önce tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek tespit eder, sulhe teşvik eder ve sulh konusunda sonuç alınacağı kanaatine varırsa bir defaya mahsus ikinci bir ön inceleme günü tayin eder.
Taraflar uyuşmazlığın tümü hakkında sulh olursa tahkikat aşamasına geçilmeden hakim davayı sona erdirir. Sulh olmazlarsa tarafların anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa geçirilir.
Ön inceleme duruşmasında tarafların dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz sunmadıkları delillerin sunulması için 2 haftalık kesin süre verilir.(140/5) Bu süre içinde delil sunulmazsa, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılır. Md.140/5, yasal sürelerde(dilekçeler teatisi aşamasında) belirtilmemiş olan delillerin sonradan sunulması için konulmuş bir imkan değildir. Her iki dilekçemizin birinde delil olarak gösterilmiş olması koşulu ile henüz sunulmamış olan delillerin sunulması ve bir yerden celbi gerekenler hakkında gerekli bilginin verilmesi için getirilmiş olan ek süre imkanıdır.
Md. 94: Kesin sürede işlemi yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar, verilen süre kesin değilse talep halinde aynı konuda hakimin vereceği ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilmez.
Ön inceleme duruşmasından sonra tahkikat aşamasına geçilebilmesi için varsa hak düşürücü süre itirazı ve zamanaşımı defi’ninde incelenip karara bağlanması gerekir.(Md.142) Davalının bu itirazlarının reddine karar verilirse ön inceleme aşaması tamamlanmış olur. Taraflardan biri ön inceleme duruşmasına gelmemiş olsa bile tahkikat duruşmasına davet edilir ve özrü olmadan gelmedikleri takdirde duruşmalara yokluğunda devam edileceği ihtar olunur(Md.147), geçerli özrü, örneğin ağır hastalığı nedeniyle gelemediğini ispat ederse yokluğunda yapılmış olan işlemlere itiraz edebilir.
Duruşma yapılmasının zorunlu olmadığı haller: ihtiyati tedbir,ihtiyati haciz, delil tespiti,hakimin reddi talebinin incelenmesi,dava şartlarının olup olmadığının incelenmesi gibi hususlardır.
Çekişmesiz yargıda kural olarak duruşma yapılması zorunlu değildir, çekişmesiz yargı davaları md. 382’de sayılıdır bu davalarda aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir (383) örn. Tevdii Mahalli talebi, mirasçılık belgesi talebi vs.