- Yazar: ozturkhukuk
- En iyi boşanma avukatı
- Haz 7
- Yorumlar (0)
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/4082
K. 2018/13469
T. 31.5.2018
Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen 613 ve 651 parsel sayılı taşınmazlar ile 27 TF 600 plaka sayılı araç sebebiyle 30.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş; 30.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 76.675,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının boşanmada kusurlu olmasından dolayı katılma alacağına hak kazanamadığını, ayrıca evlilik birliği içerisinde işlerinin bozulması sebebiyle 01.02.2010 düzenleme ve 15.02.2011 ve 01.02.2011 vade tarihli iki adet senet karşılığı borçlandığını, bu borçları ödemek amacıyla taşınmazlar ve aracı sattığını, senet bedellerinin tasfiye hesabında dikkate alınması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne, 34.950 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya dair alacak ve faizin gayrimenkul ve araçların satış tarihinden itibaren tahsiline yönelik taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-)Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 Sayılı HMK 33. m). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı istemine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden(TMK 229.m) ve denkleştirmeden(TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin(TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır(TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir(TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 16.04.2003 tarihinde evlenmiş, 19.01.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 Sayılı Kanun’un 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 613 ve 651 parsel sayılı taşınmazlar ile … plaka sayılı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 03.03.2008 ve 03.01.2005 tarihlerinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, taşınmazlar boşanma dava tarihinden 9 gün önce 10.01.2011 tarihinde, araç ise boşanma dava tarihinden 5 gün önce 14.01.2011 tarihinde 3.kişiye satılarak devredilmiş, davalı tarafça bu devirlerden elde edilen gelirin işlerinin bozulmasından kaynaklanan borçların ödenmesinde kullanıldığı, anılan borçlara dair iki adet senet mevcut olduğu, senetlerdeki borç miktarının artık değer hesabında dikkate alınması gerektiği savunulmuş, Mahkemece her ne kadar, davalının bu savunmasına itibar edilmiş ise de; sözü edilen borçların davaya konu malların edinilmesi, iyileştirilmesi ve korunmasından kaynaklandığı iddia ve ispat edilmediği, kaldı ki, yukarda açıklandığı üzere tasfiyeye konu taşınmazların boşanma dava tarihinden 9 gün önce, aracın ise boşanma dava tarihinden 5 gün önce üçüncü kişiye devredildiği, davalı eşin anılan devirlerden elde ettiği gelirleri borçlarını ödemede kullandığını soyut nitelikli tanık beyanları haricinde güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlayamadığı, davalının savunmasında ileri sürdüğü 01.02.2010 düzenleme ve 15.02.2011 ve 01.02.2011 vade tarihli iki adet senedin tanzimi her zaman mümkün olan nitelikte senetler olduğu anlaşıldığından, davalı eşin üçüncü kişilere olan şahsi borcunun tasfiye hesabında gözetilerek davacı eş için daha az artık değere katılma alacağı hesaplanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarda (2) numaralı bentte yazılı sebeplerle kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarda (1) numaralı bentte yazılı sebeplerle REDDİNE, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 596,86 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.790,57 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/539
K. 2016/1751
T. 2.2.2016
F. K. ile H. H. aralarındaki ziynet alacağı ve katılma alacağı davasının reddine dair Burdur Aile Mahkemesi’nden verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı F. K. vekili, evlilik birliği içerisinde sahip olunan araç üzerinden belirlenecek tasfiye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı H. H. vekili, yersiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacak istemine ilişkindir.
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı TMK’nun 235/1.). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirilir (TMK’nun 228/1.). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun 227/1 ve 235/1.), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun 232, 239/1.) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Tasfiyeye konu mal elden çıkarılmışsa, mahkemece hakkaniyete uygun olarak değer tespiti yaptırılmalıdır (TMK’nun 227/2. m). Artık değere katılma alacak istemi söz konusu olduğunda, davalı eş TMK’nun 229. maddesinde belirtilen amaç doğrultusunda malı elden çıkarmışsa, başkasına devredilen malvarlığı mevcutmuş gibi tasfiye hesabına dâhil edilir ve devir tarihindeki değeri esas alınır(TMK’nun 235/2.).Tasfiyeye konu malvarlığında, katkı tarihinden sonra değerinde azalma olmuşsa, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK’nun 227/1.). Denkleştirmede ise, aksine değer azalması olması durumunda azalmış hali ile değerlendirilir (TMK’nun 230).
Somut olayda; davaya konu … … plakalı araç, 25.08.2010 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edilmiş, 18.07.2011 tarihinde dava dışı … devredilmiştir. Boşanma davası ise, davalı kayıt maliki H. H. tarafından 16.09.2011 tarihinde açılmıştır. Dava konusu aracın boşanma davasının açıldığı tarihten 2 ay kadar önce elden çıkarılması, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağını karşılıksız bırakmaya yönelik olduğunun kabulü gerekir. Aksi düşünce hayatın olağan akışına uygun değildir. Nitekim, 08.11.1991 tarih 4/3 Sayılı YİBK ile, iyi ve kötü niyeti belirmiş olan bir kişinin kötü niyetli bulunduğunun ayrıca ispatlanmasının gerekmediği, vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunmayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve vecih kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan ve bertaraf iyi veya kötü niyetinin bu durumda mahkemece resen nazara alınacağını belirtmiştir.
O halde, taraf delilleri toplanarak yukarda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, soyut tanık beyanlarına değer verilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 199,50 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/11116
K. 2013/4970
T. 4.4.2013
Cemil ile Ayşe aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair İzmir 9. Aile Mahkemesinden verilen 18.06.2012 gün ve 542/502 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Cemil vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının 1982 yılında evlenip 2009 yılında boşandığını, evlilik birliği içinde 2003 yılında edinilen 35 …07 plaka sayılı aracın davacı tarafından edinilmekle birlikte aracın kullanıldığı işyeri davalı adına kayıtlı olduğundan davalı adına trafikte tescil edildiğini açıklayarak, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 1/2 bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 24.05.2012 tarihli dilekçesiyle talebini 17.650 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, aracın 15.000 TL’ye satıldığını, vergi borçlarının da kendisi tarafından ödendiğini bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 12.03.2004 tarihli kati satış sözleşmesi ile edinilen ve davalı adına tescil edilen taşınmaz 02.02.2010 tarihinde 35.300 TL’ye elden çıkarıldığından, satış bedelinin yarısı olan 17.650 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 25.11.1982 tarihinde evlenmişler, 05.10.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 27.01.2012 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/ son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Dava dilekçesinin içeriği, taraflar arasındaki evlenme tarihi, aracın edinme tarihi ve dosya kapsamına göre davacının talebi, 4721 sayılı TMK.nın 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK.nın 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK. m.229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK. m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK. m.231) yarısı üzerinden (TMK. m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmelidir.
Dava konusu 35 … 07 plaka sayılı araç taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.03.2004 tarihinde satın alınmış ve davalı adına tescil edilmiştir. Aracın edinme tarihi itibariyle edinilmiş mal olup bunun aksinin TMK 222/1 maddesi gereğince davalı tarafından ispatı gerekli iken, davalı tarafça kişisel mal iddiası ispatlanamamıştır. Aynı maddenin 3.fıkrasına göre araç edinilmiş mal olduğundan davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, mahkemece edinilmiş mal olarak kabul edilen araca ilişkin olarak, aracın elden çıkarıldığı tarihteki değerinden TMK 230 maddesi gereğince, 2003 yılından boşanma dava tarihine kadar ödenmesi gereken motorlu taşıtlar vergisi ana para borcu ve faizi ile ödenmeyen trafik cezaları ve faizinden kaynaklanan borçlar öncelikle açık bir biçimde saptanıp toplam değerden çıkarılmadan katılma alacağına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, TMK 239. maddesinin amir hükmü gereğince, belirlenen katılma alacağına karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanacağı dikkate alınmadan, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nın 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nın 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
***********************************************************
Beylikdüzü Avukat ve boşanma avukatı Emin ÖZTÜRK boşanma davalarında profesyonel ve şeffaf bir biçimde müvekkillerinin en hızlı biçimde çözüme ulaşması adına gereken hukuki süreci takip etmektedir.
Avukat Emin ÖZTÜRK anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarında Türkiye’nin her yerine ve yurt dışına hizmet vermektedir. Avukat Emin ÖZTÜRK müvekkillerinin en hızlı biçimde çözüme ulaşması adına profesyonel ve şeffaf bir biçimde gereken hukuki süreci takip etmektedir.
Türkiye’nin her yerinden anlaşmalı ve çekişmeli boşanmaya ilişkin davaların takibini sağlayan hukuk büromuz ile 0532 797 64 14 numaralı telefonu arayarak veya Whatsapp yoluyla iletişime geçebilirsiniz. Çekişmeli boşanma davası özellikle avukat tarafından takip edilmesi gereken bir davadır. Bu nedenle hak kaybına uğramamak adına avukatla çalışılmasında fayda vardır.