- Yazar: ozturkhukuk
- Yurt dışı isim değiştirme avukatı
- Mar 20
- Yorumlar (0)
…ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
…………………………..
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.03.2000 gün ve 2000/18-127 Esas, 2000/158 Karar sayılı kararında da özetle “…her kişinin bir adı olması zorunlu kılınmıştır. Bu zorunluluk kişinin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını özgürce seçmesi ve onurla taşıması için kendisine tanınmış bir temel kişilik hakkıdır. Kişi adının yukarıda açıklanan niteliği gereği sürekliliği asıl olmakla birlikte, haklı nedenlerin bulunması koşuluyla değiştirilmesine olanak tanınmıştır…” belirtildiği, tanık beyanı, bir kimsenin tanındığı ve bilindiği ismi taşımasının doğal hakkı olduğu, ad değiştirme davalarında davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması gerektiği dikkate alındığında davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30/1 maddesine göre usul ekonomisi ilkesinin bir gereği olarak hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Nüfus Hizmetleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu’na göre sonraki tarihli özel nitelikli kanun olup Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası uygulamasına dayalı elektronik bir nüfus kaydı tescil sisteminin temelini ve biyometrik fotoğraflı kimlik kartlarının kullanımına başlanmasıyla da elektronik nüfus sicilinde veri kayıtlarının güvenilirliğinin ve doğruluğunun teyit edilmesi çağa uygun bir hıza kavuşmuştur.
Medeni Kanunda öngörülen emredici ilan prosedürü iki amaca hizmet eder. Bunlardan ilki, isim değişikliğinin yerel çevrece öğrenilmesinin sağlanması, diğer ise; isim değişikliğinden zarar gören kimselerin iptal haklarını kullanmalarının sağlanmasıdır. Günümüzde nüfus yoğunluğu ile iletişim araçlarının geldiği noktada ilanın, isim değişikliğinin yerel çevrece öğrenilmesinin sağlanması noktasında hiçbir işlevi kalmamıştır. İsim değişikliğinden zarar gören bakımından öngörülen hak düşürücü süre öğrenme tarihinden başlamakta olup ilan yapılmaması bu hakkı zayi etmeyeceği gibi marka değeri olan isimler bakımından Fikri ve Sınai Haklar Hukukuna dair hukuki himaye imkanı yahut Haksız Rekabet hükümlerine başvuru imkanı da her zaman mevcut olduğundan ikinci amacın sağlanması bakımından da ilanın işlevi kalmamıştır. Hal böyleyken Türk Medeni Kanunu madde 27’de öngörülen ilan prosedürü yeni tarihli Nüfus Hizmetleri Kanunu tarafından getirilen TC kimlik numarasına dayalı elektronik sicil sistemi karşısında güncelliğini yitirerek davacıyı gereksiz masraf yükleyen bir hükme dönüşmüştür. Hakim, gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Açıklanan gerekçeyle ilana yer olmadığına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın KABULÜNE,
2-………………………. davacının ……. olan isminin İPTALİ ile ………………. olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE ve nüfus kaydının bu şekilde düzeltilmesine.
3-Alınması gereken harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına.
4-5490 SK 37/2. maddeye göre davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-İsim değişikliğinin TMK 27. madde gereğince ilan ettirilmesine yer olmadığına,
6-Gider avansından sarf edilmeyen fazla yatan miktarın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
Dair, tarafların yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki (2) hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okundu, usulen anlatıldı.