- Yazar: ozturkhukuk
- Tem 8
- Yorumlar (0)
3. Hukuk Dairesi 2014 / 10522 E. , 2014 / 10421 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2014
NUMARASI : 2013/797-2014/36
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 28.03.2001 tarihinde boşandıklarını, mahkemece müşterek çocuk için hükmedilen aylık 700 USD iştirak nafakasının bugüne dek ödenmediğini, tahsili için takip başlatıldığını, hükmedilen nafakanın çocuğun artan ihtiyaçları nedeniyle yetersiz kaldığını belirterek, aylık 2000 USD’ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; nafakanın düzenli ödendiğini, çocuğun eğitim masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, nafakaya ilişkin mahkeme kararından sonra taraflar arasında düzenlenen protokol ile nafakanın 250 USD olarak belirlendiğini belirterek, davanın reddini, karşı davada ise iştirak nafakasının aylık 250 USD’ye indirilmesine ve bu miktar üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın reddine, karşı davanın kabulü ile taraflar arasında tanzim edilmiş protokol nazara alınarak müşterek çocuk için belirlenmiş nafakanın 250 USD olarak tespiti ile karşı dava tarihi olan 14.06.2011 tarihinden itibaren 250 USD olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
Hükmün davacı(karşı davalı) vekili tarafından temyizi üzerine; Dairemizin 08.05.2013 tarih ve 2013/4807 E.- 2013/7679 K.sayılı ilamı ile özetle “…tarafların 28.03.2001 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, velayeti anneye verilen müşterek çocuk lehine 700 USD iştirak nafakasına hükmedildiği, daha sonra 24.11.2001 tarihli protokolle tarafların protokol tarihinden itibaren iştirak nafakasının 250 USD olarak ödenmesi hususunda anlaştıkları, 24.11.2001 tarihli protokolle nafakanın 250 USD olarak belirlendiği tarih ile dava tarihi arasında büyümüş olan çocuğun ihtiyaçlarının arttığı, bu durumda mahkemece, tarafların karşılıklı imzalarını taşıyan protokol ile belirlemiş oldukları nafaka miktarı üzerinden … ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alınarak hakkaniyete uygun bir miktarda artış yapılması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece; Dairemizin bozma ilamına uyularak; davanın kısmen kabulü ile 24.11.2001 tarihinde protokolle belirlenen 250 USD nafakanın aylık 100 USD artırılarak 350 USD olarak tespiti ile davalıdan tahsili ve davacı anneye verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karşı davacı İlhan’ın davasının reddine karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır. Küçüğün ergin olacağı tarihe kadar sürecek nafakaya ilişkin olarak taraflarca yapılan düzenlemeler, çocuğun menfaati nedeniyle hakimin müdahalesini gerektirir niteliktedir. Velayet kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma amacıyla ödediği iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, mahkemece hükmedilen 700 USD iştirak nafakasının daha sonra taraflarca 24.11.2001 tarihli protokolle 700 USD yerine 250 USD olarak ödenmesine ilişkin anlaşma, hakim tarafından uygun görülmedikçe (bu konuda bir karar sunulmamıştır.) küçüğün ilamla belirlenmiş menfaatine aykırı olacağından hukuki sonuç doğurmaz. (Kaldı ki, davacı bu anlaşmayı ortadan kaldıracak şekilde ve 700 USD üzerinde birikmiş nafaka alacağının tahsili için 09.05.2011 tarihinde icra takibi başlatmıştır.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 24.11.2001 tarihli protokole dayalı olarak yapılan Dairemizin 08.05.2013 tarih ve 2013/4807 E.- 2013/7679 K.sayılı bozma kararı maddi hataya dayalı olup, maddi hataya dayalı bozma nedeniyle usulen kazanılmış hak söz konusu olmayacağından, Dairemizin belirtilen bozma kararının kaldırılmasına karar verildi.
Dosyadaki bütün kağıtları okunup gereği düşünüldü:
Davada, 700 USD iştirak nafakasının artan ihtiyaçlar nedeniyle 2.000 USD’ye çıkartılması talep edilmiş, karşı davada ise nafakaya ilişkin mahkeme kararından sonra taraflar arasında düzenlenen protokol ile nafakanın 250 USD olarak belirlendiği belirtilerek, davanın reddi ile iştirak nafakasının 250 USD’ye indirilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece; davanın reddine, karşı davanın ise kabulü ile protokol nazara alınarak müşterek çocuk için belirlenen nafakanın 250 USD olarak tespiti ile karşı dava tarihinden itibaren 250 USD olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı(k.davalı) temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır.
Hakim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.
TMK. mad. 176/4 hükmüne göre ”Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331. madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.
Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
Somut olayda; taraflar arasında 28.03.2001 yılında gerçekleşen boşanma davasında, anlaşma protokolüne göre müşterek çocuk için aylık 700 USD nafakaya hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasanın 2.maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden karşı davacının boşanmadan sonra yeniden evlendiği zabıtaca yapılan araştırmaya göre “O.. Araç Klimaları Firma sahibi olduğu, 3500 TL aylık geliri bulunduğu, eşi ve 1 kızı ile birlikte oturduğu, 1500 TL kira verdiği, Antakya’da bitmemiş bir ev ve 50 dönüm tarlası olduğu, karşı davalının ise, Üniversitede çalıştığı, 1.200 TL geliri olduğu, eşi ve kızıyla kendi evinde oturduğu, müşterek çocuğun ise Lise 2.sınıfa gittiği, karşı davacının ayrıca çocuğun okul masraflarını (Özel A.. Lisesi) karşıladığı ihtilafsızdır.
Bu durum karşısında, tarafların gelir durumları, müşterek çocuğun eğitim durumu ihtiyaçları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alındığında mahkemece yapılan indirim fazla olup, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.