- Yazar: ozturkhukuk
- beylikdüzü boşanma avukatı
- Haz 5
- Yorumlar (0)
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/9457
K. 2012/9083
T. 12.10.2012
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : MK’nun 182. maddesinin 1. fıkrasında mahkeme boşanma ve ayrılığa karar verirken olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasisinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler, 2. fıkrasında ise “velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda takip dayanağı Kartal 1. Aile Hukuk Mahkemesi’nin 17.9.2002 tarih 2002/795 Esas, 2002/838 Karar sayılı boşanma ilamında “müşterek çocuk M. ve M. için 15.11.2002 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 100.-TL iştirak nafakasının baba A.’den alınarak çocuklara harcanmak üzere G.’a ödenmesine” karar verilmiştir. Müşterek çocuk M. 14.11.1990 doğumlu olup 14.11.2008 tarihinde reşit olması sebebiyle TMK’nun 328/1. maddesi gereği bu tarihten sonra tedbir nafakası kendiliğinden kalkar ve bu tarihten sonrası için dayanak ilamla nafaka talep edilemez. Alacaklı TMK’nun 328/2. maddesine dayanarak yeni bir ilam alması halinde bu ilamı adına takip konusu yapabilir. Ayrıca 18 yaşından önceki dönemlere ait nafaka alacağı yukarda yer verilen yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ilamda çocuğun bakım ve gözetimi için anaya katkı payı olarak hükmedildiğinden çocuk tarafından kendi adına takibe konulması mümkün değildir.
Bu durumda borçlunun M. tarafından yapılan takibin iptaline dair isteminin bu sebeplerle kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. ( HMK m. 297/ç ) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 12.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.