- Yazar: ozturkhukuk
- Yargıtay Kararı
- Eyl 7
- Yorumlar (0)
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/10480
K. 2017/332
T. 19.1.2017
Taraflar arasında görülen iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin kendisine bırakıldığını, iştirak nafakasına hükmedilmediğini, çocuğun ihtiyaçlarını artık karşılayamadığını, davalının çocukla ilgilenmediğini belirterek; müşterek çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, ekonomik durumunun iyi olmadığını, asgari ücretle çalıştığını, çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığını belirterek; uygun bir nafakaya karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüyle dava tarihinden geçerli olmak üzere 500,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakası talebine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın, 328. maddesi hükmü gereğince; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. ( TMK. nun 329/1. maddesi )
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. ( TMK. nun 330/1. maddesi )
Tüm bu maddeler doğrultusunda, mahkemece, iştirak nafakası belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; davalının bir su bayiinde asgari ücretle çalıştığı, 650 TL kira verdiği; davacının satış elemanı olarak çalıştığı, asgari ücret aldığı, 500 TL kira verdiği; müşterek çocuğun ise 2003 doğumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyine, davacı annenin de çalıştığı ve müşterek çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı çalışan anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun nafakaya hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.