- Yazar: ozturkhukuk
- Tem 8
- Yorumlar (0)
ANONİM ŞİRKETİN HAKLI SEBEPLERLE FESHİ
ÖZ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun düzenlenen önemli değişikliklerden biri TTK m. 531’de anonim şirketin haklı sebeple fesih hakkının azınlığa verilmesidir. Anonim şirketin haklı nedenle feshi hukukumuza kazandırılmış ve doktrinde tartışmalara yol açmış bir kavramdır. Haklı sebepleri dayanan uyuşmazlıklar yerel mahkemelerde verilen kararlarla TTK m. 531 uyarınca fesih için haklı sebeplerin nedenleri somutlaşmaktadır. Ayrıca fesih yerine tavsiye edilen çözüm yolları konusunda yerel mahkemelere tanınmış olan takdir yetkisinin de sınırları oluşmaktadır. Bu incelemede anonim şirketlerde haklı sebeplerle fesih kavramı hakkında bilgilendirme yapılmasının yanı sıra hükmün amacı konusunda değerlendirme yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Haklı sebeplerle fesih hakkı, sermaye, azınlık pay sahipleri.
ABSTRACT
One of the important amendments of the Turkish Commercial Code Law No. 6102 is TCC art. 531, the right to terminate the joint stock company with just cause is given to the minority. The termination of a joint stock company with just cause is a concept that has been brought into our law and has caused controversy in the doctrine. Disputes based on just cause can be concluded by the decisions of local courts, Art. Pursuant to 531, the reasons for justifiable grounds for termination become concrete. In addition, the limits of the discretion granted to the local courts regarding the recommended solutions instead of termination are formed. In this review, information will be given on the concept of termination for just cause in joint stock companies, and an evaluation will be made on the purpose of the provision in line with the Supreme Court decisions.
Keywords: Right of termination for just cause, capital, minority right.
GİRİŞ
Anonim şirketin haklı sebeple fesih kavramı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile hukukumuza girmiştir. Daha önceki düzenlemede, 6762 sayılı Mülga Ticaret Kanununda, haklı sebeple fesih sadece şahıs şirketleri için geçerli bir kurumdu. Bu nedenle öğretide genel görüş anonim şirketlerde haklı sebeplerle feshin mümkün olmadığıydı. TTK 531, anonim şirkette azınlık paya sahip ortakların çoğunluk karşısında mağduriyete uğramasının engellenmesini ve bu kapsamda anonim şirkette azınlık pay sahiplerine etkili bir çıkış yolu göstermektedir. TTK 531 madde metninde haklı sebeplerle fesih kavramı tanımlanmamıştır. Bu nedenle haklı sebepler somut uyuşmazlığa göre değerlendirilecektir. Ayrıca kanunda yer alan düzenleme kapsamında yerel mahkemeler, fesih yerine davacı azınlığının paylarının değerleri ödenmesi veya bir başka kabule şayan bir çözüm yoluna karar verebilecektir. Bu çalışmada haklı sebep kavramı,halı sebep oluşturan haller ve bu çerçevede doktrinde yer alan diğer çözüm yollarına kısaca yer verilerek TTK m.531 hükmü somutlaştırılmaya çalışılacaktır.
HAKLI SEBEPLE FESİH KAVRAMI
Haklı sebeplerle fesih kavramı, Borçlar Hukuku kapsamında, sürekli borç ilişkisi durumunda sonradan öngörülemeyen durumların ortaya çıkması nedeniyle, bu durumdan olumsuz etkilenen ve borç ilişkisinin çekilmez hale geldiği tarafa, ilişkinin değişen şartlara uyarlanması veya feshedilmesini isteme hakkı verilmesi şeklinde ifade etmek mümkündür.
Bu çerçevede anonim şirketlerde haklı sebeplerle fesih ise azınlık pay sahibi olan taraflar için şirket ortaklığının çekilmez hale gelmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Azınlık pay sahiplerine anonim şirkete karşı haklı sebeple fesih davası açma hakkı, çoğunluk pay sahiplerinin azınlık pay sahiplerinin mağduriyetine yol açan yönetimlerine karşı bir kalkan görevi üstlenmektedir.
Yine de söz konusu hakkın azınlık pay sahipleri açısından şirkete karşı bir baskı unsuru olarak kullanılması hakkın kötüye kullanılması çerçevesinde değerlendirilebilecektir. Bu nedenle haklı sebeple fesih kavramının, kanunda tanımının bulunmaması nedeniyle, haklı sebep oluşturan nedenlerin hem şirket hem de azınlık pay sahipleri açısından telafisi imkânsız zararlar doğmaması adına somut uyuşmazlığa göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Değerlendirme yapıldıktan sonra hukuka ve hakkaniyete uygun şekilde bir karar verilmesi anonim şirketin geleceği açısından da önem arz etmektedir. Ayrıca söz konusu haklı sebeplerle fesih davası açma hakkı çoğunluğun kararı ile engellenemeyecektir. Çünkü söz konusu hak kanundan kaynaklanmış olup kanuna aykırı bir şekilde azınlık pay sahiplerinin aleyhine bir durum oluşturacak herhangi bir düzenleme yapılamayacaktır.
ANONİM ŞİRKETİN HAKLI SEBEPLE FESHİ DAVASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE DÜZENLEMENİN AMACI
Anonim şirkette haklı sebeple fesih davası inşâi nitelikle bir davadır .TTK m.531 hükmünde bu dava iki koşula bağlanmıştır. Bu iki koşuldan biri pay sahiplerinin sermayenin en az onda birini barındırması, halka açık açık anonim şirketlerde sermayenin yirmide birini barındırması, diğeri ise fesih yapılabilmesi için haklı sebeplerin varlığıdır.
Madde hükmünde haklı sebeple fesih halleri tanımlanmadığından hâkim somut uyuşmazlığa göre haklı sebebin olup olmadığını tespit edecektir. Yine madde hükmünde yer alan alternatif çözümlerin de uygulanabilmesi için haklı sebebin varlığı şarttır. Haklı sebepler mevcut değilse şirketin feshi veya diğer çözüm yollarına karar verilmesi mümkün değildir.
Anonim şirket bir sermaye şirketi olup devamlılığını ve faaliyetlerini sürdürmesi esastır. Şirketin feshi yerine alternatif çözüm yollarının hâkim tarafından takdir edilmesi TTK açısında bir zarurettir . Fesih kararı anonim şirketin aleyhine bir durum olacak ve şirkette telafisi imkânsız zararlar meydana getirebilmesi muhtemel bir durumda azınlığın korunması amacıyla diğer çözüm yollarına karar verilmelidir. Bu durumda feshin son çare ilkesi olması önümüze çıkmaktadır.
Anonim şirketin haklı sebeple feshi kurumunun düzenlenmesindeki amaç ise özellikle çoğunluk pay sahiplerinin güçlerini sürekli olarak kötüye kullanmaları nedeniyle hakları sistematik olarak ihlal edilen azınlık pay sahiplerinin, söz konusu ihlalleri gidermek için kanun yahut esas sözleşme uyarınca başvurabilecekleri hukuki bir yol bulunmadığı ya da var olan hukuki yolların çözüm üretmede başarısız olduğu durumlarda azınlık pay sahiplerinin menfaatlerinin korunması amacıyla hukuki güvenliği sağlamak ve ihlallerin önüne geçilerek azınlık pay sahipleri açısından artık çekilmez bir hale gelen ortaklık ilişkisindeki baskılara son vermektir .
Davanın tarafları azınlık pay sahipleri ve anonim şirket tüzel kişiliğidir. Yetkili ve görevli mahkeme TTK m.531 hükmünde yer aldığı üzere şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Davanın açılması için madde hükmünde bir süre öngörülmemiş olsa da haklı sebeplerin ortaya çıkması durumunda en kısa sürede davanın açılması gerekmektedir. Aksi takdirde davanın uzun süre açılmaması TMK m.2 hükmüne aykırılık oluşturacaktır. Her ne kadar haklı sebeple feshin amacı azınlık haklarının korunması olsa da anonim şirketin haklı sebeple feshi davası durumunda sadece davanın taraflarının etkilenmeyeceğini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenledir ki kanun koyucu davada taleple bağlılık ilkesinin yanı sıra hâkimin alternatif çözüm yollarına karar vermesinin önünü açarak karar merciine geniş bir takdir yetkisi vermiştir.
ANONİM ŞİRKET FESHİNDE HAKLI SEBEP OLUŞTURABİLECEK HALLER
Yargıtay kararlarında ve doktrinde çoğunluk pay sahipleri tarafından kötü yönetilmesi sonucu anonim şirketin mali sıkıntı içerisinde bulunması, şirket kâr payı dağıtımının yapılmaması, azınlık pay sahiplerinin haklarının çekilmez hale gelecek şekilde kısıtlanması, şirketin amacını yerine getirememesi gibi nedenler haklı sebep olarak sayılmıştır . Ayrıca ilgili kanun hükmü İsviçre Borçlar Kanunundan iktibas edilmesi nedeniyle İsviçre Federal Mahkemesi tarafından verilen kararlar içerisinde de bu ve benzeri sebepler haklı sebeple fesih nedenlerindendir .
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bir kararında, davalı şirket yöneticilerinin görev ve yükümlülüklerini kanuna uygun şekilde yerine getirmemeleri, ortaklar arasında uzlaşma olanağının mümkün olmaması, taraflar arasında birçok dava ve çekişmenin mevcut olması, şirketin olanaklarının davacı dışındaki ortaklara tahsis edilmesi ve davacının diğer pay sahiplerinden farklı muameleye maruz kalması, genel kurul toplantılarının yapılamaması, davacının bilgi alma haklarının engellenmesi fesih için haklı sebepler arasında sayılmıştır . Söz konusu Yargıtay kararına konu olan uyuşmazlıkta yerel mahkeme haklı sebeplerin varlığına rağmen öncelikle davacı paylarının ödenmesine ve başkaca bir çözüm yolu bulunması düşünülmüştür. Ancak Yargıtay davalı şirketin mali sıkıntı içinde olması sebebiyle davacı paylarının ödenmesi hususunun gerçekleşmesinin imkansızlaşmasını göz önünde bulundurarak son çare olan fesih kararının uygun olduğunu kararında belirtmiştir.
Yargıtay kararlarında ve doktrinde yer alan kararlar içerisinde yer alan haklı sebeplerin her olaya uygulanması mümkün değildir. Söz konusu haklı sebepler somut uyuşmazlığa göre değerlendirilmelidir. Her ne kadar haklı sebep olarak nitelendirilmiş olsa da bazı durumlar TTK’da özel olarak düzenlenmiştir. Eğer özel olarak uygulanması gereken bir kanun maddesi var ise haklı sebep varlığından bahsedilerek anonim şirketin feshi mümkün değildir. Şirketin çoğunluk pay sahipleri tarafından kötü yönetimi sonucu sermaye kaybı ve borca batık olması durumunda öncelikle TTK m.376 hükmünde yer alan çağrı ve bildirim yükümlülüğünün uygulanması gerekmektedir. Söz konusu durumda kötü yönetim sonucu açılan bir haklı sebeple fesih davası olması durumunda TTK m. 376 hükmü uygulanmadan TTK m. 531 hükmü uygulanması kanımca usule ve esasa aykırılık oluşturacaktır.
TTK m.531 hükmü uyarınca açılmış bir dava sonucunda mahkeme haklı sebep veya sebeplerin mevcut olmaması halinde davanın reddine karar verecektir. Fakat haklı sebebin mevcut olması durumunda ise mahkeme anonim şirketin feshine karar vermeden önce kanun hükmüne dayanarak davacı tarafa paylarının değerlerinin ödenmesine veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir alternatif çözüme karar vermesi gerekmektedir. Söz konusu durum bahsedildiği üzere son çare ilkesinin bir gereğidir. Bu husustaki önemli noktalardan birisi de davacı azınlık pay sahiplerinin mevcut olan haklı sebeplere ilişkin somut olayları açıklamalıdır. Bu çerçevede mahkemenin “davacıların haklı sebeplerin mevcudiyetine dair somut olayları açıklamadığı, feshi gerektirecek derecede haklı sebep olmaması halinde fesih isteyen pay sahibinin çıkarılmasına karar verilebileceği” gibi bir değerlendirme yapmak mümkün değildir . Eğer haklı sebepler somutlaştırılmamış olmasına rağmen azınlık pay sahibinin çıkarılmasına yönelik bir karar TTK m.531 hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Kanun hükmüyle hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Hâkim haklı sebebin olduğuna kanaat getirdiği takdirde azınlık pay sahibinin şirketten çıkarılması veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm araştırmalıdır.
Kanun koyucu pay sahibinin şirketten çıkarılmasını bir çözüm yolu olarak örneklendirmiştir. Eğer hâkim hem şirketin hem de davacı azınlık pay sahiplerinin mağduriyetine yol açmayacak bir çözüm yolu bulduğuna kanaat getirmiş ise bu çözüm yoluna takdir yetkisine dayanarak karar verebilecektir. Duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çözüm yolunun açıkça kanunda yazmasının sebebi hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmek istenmesinden kaynaklandığı kanısındayım.
Doktrinde haklı sebeple fesih hallerinin varlığı halinde karar verilebilecek çözüm yolları tartışılmıştır. Kâr payı dağıtımı ,yönetim kurulu veya genel kurul kararının geçersizliğine veya içeriğinin değiştirilmesine karar verilmesi ,ana sözleşmenin değiştirilmesi , bir pay sahibinin
yönetim kurulu üyeliğine getirilmesi veya şirketin bölünmesi şeklinde çözüm yolları doktrinde sıkça dile getirilmiştir.
Söz konusu çözümler somut uyuşmazlığa göre değerlendirilerek hâkim tarafından takdir edilebilecektir. Hâkim kendisinin de araştırması neticesinde azınlık pay sahiplerinin ve şirket menfaatinin korunması amacıyla kanuna uygun şekilde en uygun alternatif çözüm yolunu benimsemesi gerekmektedir.
SONUÇ
TTK m.531 hükmü anonim şirkette haklı sebeplerle fesih hakkını getirerek mülga 6762 sayılı Ticaret kanununda yer almayan yeni bir düzenleme olarak hukukumuza girmiştir. Bunun yanı sıra getirilen bu yeni düzenleme ile birlikte haklı sebeplerin varlığı halinde anonim şirketin devamlılığı amacıyla hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir.
Haklı sebep kavramı kanun metninde tanımlanmamış, haklı sebepler örneklendirilmemiştir. Bu kapsamda haklı sebepler yargı kararları ışığında ve öğretideki uygulamalarla belirlenecektir.
Haklı sebepler bu nedenle somut uyuşmazlığa göre hâkimin takdir yetkisine bırakılarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Anonim şirketler haklı sebeple fesih davası açılması madde hükmünde belli koşullara bağlanmıştır. Bu koşullar mevcut olmaması halinde bu davanın açılmasında hukuki yarar olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Haklı sebeplerin oluştuğu kanaatine varılması halinde hâkim, kanun koyucunun madde hükmünde yer alan fesih yerine şirketin de menfaatinin oluşacağı bir durumda pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları veya alternatif çözüm yollarına karar verebilecektir.
TTK m.531 hükmünün amacı azınlık pay sahiplerinin haklarını korumanın yanı sıra şirket menfaatini de gözeterek taraflar açısından en uygun kararın verilmesini amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki hâkime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir.
Haklı sebeplerle fesih davalarında haklı sebeplerin mevcut olması durumunda, yerel mahkemeler genel olarak fesih yerine azınlık pay sahiplerinin paylar şirketten çıkarılmaları yönünde kararlar verilmektedir. Kanunda yer alan ve duruma uygun düşen, kabul edilebilir çözüm yolları genellikle kararlarda yer almamaktadır. Fakat doktrinde alternatif çözüm yolları önerilmiştir. Bu alternatif çözüm yolları hakkaniyete uygun bir şekilde menfaatler dengesi gözetilerek karara geçirilebilmektedir. Taleple bağlılık ilkesinin istisnası olan madde hükmüne dayanarak davacı azınlık pay sahibi fesih veya başka bir çözüm yolu talep etmiş olsa bile hakim başkaca bir karar verebilecektir. Bu çerçevede olası bir fesih davasında ileri sürülmüş haklı sebepler mahkeme tarafından detaylı bir şekilde araştırılmalı ve feshin son çare ilkesi gözetilmelidir. Bu kapsamda hüküm hukuka ve hakkaniyete en uygun şekilde somut uyuşmazlığa uygulanmalıdır.
KAYNAKÇA
Çamoğlu, “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi”, İstanbul 2007, s.667-684
Çelik, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Anonim Şirketlerin Haklı Sebeple Feshi”, Batider 2009.
Enderli/ Vogt, “Die Auflösung einer Aktiengesellschaft aus wichtigen Gründen und die Anordnung einer “anderen sachgemäβen lösung” (Art. 736 Ziff. 4 OR) – Bemerkungen aus Anlass von BGE 136 III 278 ff”, yayın yeri: recht 2010 s.238
ERDEM, Nuri, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, 2012.
İLBASMIŞ HIZLISOY, Özlem, Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi, Ankara, 2016. İMREGÜN, Oğuz, Anonim Ortaklıklar, İstanbul, 1989
MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Korunması ve Haklı Nedenlerle Fesih, İstanbul, 1978, s.463-477 (Fesih).
MOROĞLU, Erdoğan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (Başlangıç Hükümleri, Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri, Kıymetli Evrak ve Son Hükümler) Değerlendirme ve Öneriler, b. 8, İstanbul, 2016 (Öneriler)
OĞUZMAN, Kemal/ BARLAS, Nami, Medeni Hukuk, Giriş, Kaynaklar, Temel Kavramlar, b. 22, İstanbul, 2016.
RÜZGÂR, Eser, Anonim Şirketin Azlık Tarafından Feshine İlişkin Dava ile İlgili İsviçre Federal Mahkemesi Kararlarının Değerlendirilmesi, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl: 5, Sa. 16 (Ocak 2014), s. 337-371
SUMER, Ayşe, Türk Ticaret Kanunu Tasarısında Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, MÜİİBF, 2010, Cilt XXVIII, Sa. 1, s. 171-181.
ŞAHİN, Ayşe, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, 2013.
TEKİNALP, Ünal, Türk Ticaret Kanunundaki Boşluk: Anonim Ortaklığın Feshi, Çoğunluk Gücünün Kötüye Kullanılmasına Karşı Etkili Bir Araç, İktisat ve Maliye Dergisi, 1974, C. XXI, Sa. 8, s. 321-326 (Fesih).
TEKİNALP, Ünal, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeplerle Alternatif Çözümlü Feshi Davasının Bazı Usulî Sorunları, Ersin Çamoğlu’na Armağan, İstanbul, 2013, s. 211-222 (Usulî Sorunlar).
TEKİNALP, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, b. 4, İstanbul, 2016 (Sermaye Ortaklıkları). UYAP Uygulamaları, 16.11.2018.
Yargıtay 11. HD, 12.10.2015 tarihli, 2015/6768 Esas, 2015/10302 Karar Sayılı İlamı.
Yargıtay 11. HD, 3.3.2016 tarihli, 2015/9088 Esas, 2016/2352 Karar Sayılı İlamı.
Yargıtay 11. HD, 30.5.2017 tarihli, 2016/4639 Esas, 2017/3180 Karar Sayılı İlamı.